Artova'nın Yaşayan Tarihleri, Hasan ÖZTÜRK
Ahmet oğlu, Rumi 1338 Miladi 1922 Kızılcaköy doğumlu. Kızılca Mahallesi camisinin bitişiğinde bulunan Kızılcaköyü İlk Mektebinde üç yıl okuyarak mezun oldu. (O tarihte İlkokul üç yıldan ibaretti) Başöğretmen Rıfat ve Recai beyler tarafından okutuldu. Son sınıf öğretmeni Bekir beydi. Aynı sınıftaki arkadaşlarından bazıları; Halil Kurt, Durmuş Dirican, İbrahim Sezek ve Adil Kantar’dı. Yıllar sonra dışarıdan imtihanlara girerek beş yıllık ilk Okulu bitirdi. Amcaları Mesli Mehmet ile Hüseyin seferberlikte cepheye gidip dönmedikleri için Mesli Mehmet amcasının hanımı ile dört kız ve iki erkekten oluşan altı çocuğuna bakmak görevi de babasının üzerine kaldı. Bu nedenle daha çok arazi ekmeleri ve daha çok hayvan beslemeleri gerektiği için tahsil hayatı İlk Okuldan öte gidemedi. 18 yaşında evlendiğini anlatırken evlenmesine vesile olan tarla hikâyesinden söz etmeden geçemedi. Hasan amcanın dedesi Hacıosmanoğulları sülalesinin devamı olan Çopuroğlu Ali’den 60 dönümlük bir tarla satın alır. Ancak Ali Çopuroğlu tarlayı sattığına pişman olup geri almak için mahkemeye başvurur. Evlenene kadar hiç elinin eline değmediği ve karşı karşıya gelip hiç konuşmadıklarını eşi Hanife Ali Çopuroğlunun kızıdır ve kendisine aracılar vasıtasıyla beşibirlik ve gerdanlık göndermiş, böylece kendi kendilerine ahitleşmişlerdir. Ali Çopuroğlu nun sattığı tarlaya çift koşup sürmeye başlaması Hasan amcanın ağrına gider ve aynı günün akşamı seferberliğe gidip dönmeyen Mesli Mehmet amcasının oğlu Mustafa ile birlikte Hanife teyzeyi kaçırırlar ve atlarla Bedirkale köyüne amcasının oğlunun arkadaşının evine giderler. O tarihte Artova henüz ilçe olmamış olup bu bölgenin bağlı olduğu ilçe Çiflik yani Çamlıbel’dir. Birkaç gün sonra Çamlıbel’e nikah için giderler ama Hanife teyzenin amcası kızımızı kaçırdı diye mahkemeye vermiştir. Hanife teyze nüfusa iki yaş büyük yazıldığı için mahkeme lehlerine sonuçlanır ve sevinçle ayrılırlar. 1938 yılında evlenen Hanife teyze ve Hasan amcanın bir kız altı erkek olmak üzere yedi çocukları dünyaya gelir ve Hanife teyzeyi kaçırmasına vesile olan tarlayı daha sonra kayınpederinden parayla satın alır. Üçbuçuk yıl Çanakkale Eceabat’ta sıhhıye eri olarak askerlik yapan Hasan amca 1945 yılında askerden gelir ve 23 yıl boyunca Artova, Yozgat-Kadışehri, Zara ve Sivas’ta pancar çavuşluğu yapıp at sırtında köy köy, tarla tarla dolaşır ve 1976 yılında emekli olur. At ve silaha olan merakından bahsederken oldukça heyecanlanır. Atın en iyisine bindiğini ve silahın en hasını kullandığını, buralarda kimsenin onunla at yarışına giremediğini söyler. 1985 yılında ağaçtan düşme sonucu bacağı kırılan Hasan amca yürüme güçlüğü çekmekte olup kollarından tutup yardımcı olunmadan kalkamamaktadır. Oturduğu yerde mahallelinin kazma, kürek ve baltalarına sap takmakta, zeytin çekirdeklerinden tesbih yapmakta ve kendine meşgale bulmaktadır. Artova’ya hastane ve sağlık ocağı yapılana kadar sıhhıye eri olması nedeniyle iğne yapmadığı, hastalığına koşmadığı hiç kimsenin bulunmadığını beyan etmektedir. Artova’da yaşayan sülaleler ve Artova’nın yetmiş yıl öncesi hakkında anlattıklarından istifade ettik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder