Osmanlı kumaş sanatının en zengin örneklerini içeren Padişah Elbiseleri koleksiyonunda 15. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın başlarına kadarki sürece ait padişah ve şehzade kıyafetleri bulunmaktadır.
Desenleri, Saray için çalışan sanatçı ve zanaatçılar topluluğu olan Ehl-i Hiref teşkilatında büyük çoğunluğu oluşturan nakkaşlar bölüğü tarafından hazırlanan Padişah kıyafetleri, seraser dışında, kadife, çatma ve kemha gibi pahalı ipekli kumaşlardan dikilmiştir. III. Ahmed döneminden (1703-1730) itibaren ise, içerisindeki altın ve gümüş oranı yüksek olan bu ağır, pahalı kumaşların yerine, kadife, atlas, tafta, gezi, canfes, sandal, geremsut, selimiye gibi daha hafif ve sade kumaşlar kullanılmaya başlamıştır.
Padişahlar, kıyafetlerini bütünleyen bir unsur olmasının yanı sıra Osmanlı’da en önemli statü simgelerinden biri olması açısından başlığa çok önem verirlerdi. Padişahlar törenlerde ve kabul günlerinde, (horasanî, mücevveze, selimî ve katibî) denilen başlıkları giyerlerdi.
Osmanlı kıyafetlerinin önemli bir parçasını oluşturan başlıklardan biri de festir. II. Mahmud, 1827 yılında çıkardığı Hatt-ı Hümâyun ile yeniçeri ocağını kaldırdıktan sonra kurduğu "Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye" adlı orduda; askerin, setre ve pantolonun yanı sıra, başlık olarak fes giymelerini zorunluluk hâline getirmiştir. Daha sonra tüm devlet memurları ve ûlemanın da fes giymesi için yeni bir kıyafet nizamnamesi hazırlanmıştır. II. Mahmud kıyafet inkılâbını, Osmanlı devlet teşkilatına yönelik yaptığı köklü değişiminin bir destekleyicisi olarak görmüş olmalıdır. Fesin kullanılmaya başlaması ile birlikte, diğer başlıklar sosyal statü simgesi olmaktan çıkmıştır.
Desenleri, Saray için çalışan sanatçı ve zanaatçılar topluluğu olan Ehl-i Hiref teşkilatında büyük çoğunluğu oluşturan nakkaşlar bölüğü tarafından hazırlanan Padişah kıyafetleri, seraser dışında, kadife, çatma ve kemha gibi pahalı ipekli kumaşlardan dikilmiştir. III. Ahmed döneminden (1703-1730) itibaren ise, içerisindeki altın ve gümüş oranı yüksek olan bu ağır, pahalı kumaşların yerine, kadife, atlas, tafta, gezi, canfes, sandal, geremsut, selimiye gibi daha hafif ve sade kumaşlar kullanılmaya başlamıştır.
Padişahlar, kıyafetlerini bütünleyen bir unsur olmasının yanı sıra Osmanlı’da en önemli statü simgelerinden biri olması açısından başlığa çok önem verirlerdi. Padişahlar törenlerde ve kabul günlerinde, (horasanî, mücevveze, selimî ve katibî) denilen başlıkları giyerlerdi.
Osmanlı kıyafetlerinin önemli bir parçasını oluşturan başlıklardan biri de festir. II. Mahmud, 1827 yılında çıkardığı Hatt-ı Hümâyun ile yeniçeri ocağını kaldırdıktan sonra kurduğu "Asâkir-i Mansûre-i Muhammediye" adlı orduda; askerin, setre ve pantolonun yanı sıra, başlık olarak fes giymelerini zorunluluk hâline getirmiştir. Daha sonra tüm devlet memurları ve ûlemanın da fes giymesi için yeni bir kıyafet nizamnamesi hazırlanmıştır. II. Mahmud kıyafet inkılâbını, Osmanlı devlet teşkilatına yönelik yaptığı köklü değişiminin bir destekleyicisi olarak görmüş olmalıdır. Fesin kullanılmaya başlaması ile birlikte, diğer başlıklar sosyal statü simgesi olmaktan çıkmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder