Ladikli Ahmed Ağa Kitabının Kapağı
Bediuzzaman Hazretleri Emirdağı veya Afyon Hapishanesinde yatarken, Lâdik'e gelmiş bir gece, Ahmed Ağa'ya.
Ahmed Ağa'nın yanında da oğlu Zekeriya varmış sadece o anda.
Bediuzzaman "tayyi mekân" ederek gelmiş,
Ahmed Ağa:
Bir mahzuru yok gardaşım, yabancımız değildir, o da duysun! demiş.
Bediuzzaman:
-Ahmed Ağa, üstada -Hızır Aleyhisselâm'a söyle, tahammülüm kalmadı! demiş.
Ahmed Ağa:
-Olur, söğleyelim gardaşım Said! diyor.
Ve Bediuzzaman, tekrar anında geri dönüyor.
Kelepçeyi ellerine, zinciri ayaklarına kendi kendine takarak!...
Bir müddet sonra yine geliyor Bediuzzaman.
Aynı şekilde:
-Söyledin mi Ahmed Ağa, ne oldu netice? diye soruyor.
Ahmed Ağa:
-Söğledim gardaşım Said, söğledim.
-Ne dedi üstad?
-Sabır!... dedi. Sabır sabır sabır!...
Bediuzzaman bu cevabı alınca, bu defa kapıdan da değil, pencereden çıkıp gidiyor.
Elleri kelepçeli, ayakları zincirli.
Hadiseyi Ahmed Ağa'nın oğlu Zekeriya anlatıyor.
Peki şimdi şöyle bir soru sorulsa, hem tayy-i mekån edebiliyor, hapishaneye girip çıkabiliyor, kelepçelerini çözüyor takıyor...
Hem de hapishaneden çıkmak için Hızır Aleyhisselâm'dan yardım istiyor...
Bu nasıl oluyor? diye bir soru akla gelebilir.
- Zekeriya da aynen böyle sormuş zaten babası Ahmed Ağa'ya:
-Oğlum, o güce sahibler bunlar.
O kuvvet, o tasarruf var kendilerinde, ellerinde amma, izin almadan kullanamazlar, demiş Ahmed Ağa...
- Kaynak: Lâdikli Ahmed Ağa, Mustafa ÖZDAMAR Sh.: 90-91
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder