Bugün yıkılmış olan zaviye vakfiyesinde tam adı şöyle geçmektedir:
Şeyh Zekeriya’nın oğlu, merhum Seyyid Şeyh Alaaddin’in oğlu, Şeyh Ümmi.Zamanın Develi kadısı Abdullah’ın yazdığı vakfiyesinde övülürken Salihlerin faziletlisi, saliklerin mürşidi, talebelerin sığınağı, abid, mütevazı denildiğine göre üç göbek öteden köklü bir aileden gelmektedir.
Bu vakfiye 1352-65 yılları arasında yazıldığına göre XIV,Asırda Eratna Beyliği zamanında yaşamıştır.
Mezarı sonradan ortaya çıkarılmıştır.
Ezelden beri, çocuğu olmayanların, hastaların şifa umdukları bir adak yeridir.
Şeyh Ümmi'nin mezarının başındaki kitabede şunlar yazmaktadır:
Şeyh Ümmî, kendi adının verildiği zaviye, bu zaviyenin her türlü masraflarını karşılamak üzere "Sedin" isimli mezranın vakfedilmesi sebebiyle Eretnalıların kurucusu Alaaddin Eretna'nın küçük oğlu Sultan Gıyaseddin Mehmet (1352-1365) zamanında hazırlanan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne teslim edilen 200-20,4 cm ebadında 1 adet Şeyh Ümmî Zaviyesi vakfesinin sahibidir.
Şeyh Ümmî Zaviyesi'nin başlangıç kısmında Develi Kadısı'nın oğlu Abdullah tarafından kaleme alındığı ve şahitler huzurunda doğru olduğuna hükmeden Develi Kadınsınca tasdik edildiği zikredilmiştir
Allah onları ve tüm inananları affetsin, şeklindeki cümlesinden ve Allah'a hamd, Hz.Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, ehl-i beyti ve Ashabına Salâtü Selâmdan sonra, vakıf sülalesinin ulu önderi, yücelik ve faziletleri, güzellik ve iyilikleri yad eden gibi sıfatlarla övülmüş, kendisine dualar edilmiştir.
Vakfiyenin başlangıç bölümünden sonra amaç bölümüne geçilmiş, vakfın kurulmasına ve vafiyenin hazırlanmasına dini gerekçe olarak Hz.Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem "insan ölünce ameli kesilir, ancak üç şeyden kesilmez: sadaka-yı câriye, kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden salih evlat" Hadis-i Şerif'i nakledilmiştir.
Dünyada kazanılanların ahiret için harcamasının faydalı olacağına işaret edilen vakfiyede, zaviyenin masraflarını karşılamak üzere vakfedilmiş olduğu ifade edilmiştir.
Zaviye, zaviyedar olarak vazifelerindirilen Seyyid Şeyh Alâaddin oğlu Şeyh Ümmî'den övgü ile söz edildikten sonra, vakfın geleceği de vakfiyede esas altına alınmıştır.
Şöyle ki, Zaviyedar Şeyh Ümmî'nin ölümü üzerine, Vakıf ailesine nesilden nesile intikal eden aileden kimse kalmadığında da Müslümanların fakirlerine geçecektir.
Bir defa daha Peygamberimize, ehl-i beytine ve ashabına salât ve selâm'dan sonra vakfın dini, doğru, açık ve ebedi olduğuna işaret edilmiş ve kıyamete kadar hiçbir Sultan'ın ve ona bağlı kadı, vezir ve valinin değiştirmeye bozmaya hakkı ve salahiyetinin olmadığı kesin bir şekilde dini esaslarla hükme bağlanmıştır.
Vakfiyeyi kim yok etmeye ve bozmaya kalkışırsa; Allah'ın, meleklerin ve insanların hepsinin laneti onun üzerine olsun.
Kim ki bunu duyduktan sonra, onu değiştirirse onun günahı değiştirenin üzerine olup, şüphesiz Allah işitici ve bilicidir, gibi dini hükümlerle Vakıf ve vakfiye teminat altına alınmıştır.
Prof. Dr. Kemal Göde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder