8 Eylül 2024 Pazar

Evliya Yetiştirme Mektepleri

Seyyid Abdülhakim Hüseynî (1902-1972) Hazretleri şöyle buyurmuşlardır:
Evliya yetiştirme mektepleri olan tarikatlar, artık iman kurtarma mektepleri haline geldi. 
Eskiden insanlar yıllarca gezer kendilerine şeyh ararlardı. 
Şimdi ise şeyhler kapı kapı dolaşıp Müslümanları imanlarının kurtulması için çağırıyor ve topluyorlar. 
Şah-ı Hazne (Ahmed-el Haznevî Kuddise Sirruhû) Ümmet-i Muhammed'in imanını kurtarmaya çalıştı. 

Yoksa bu zamanda tarikat meselesi diye bir şey olmuyor. 
Şimdi bir oyalamadır yapıyoruz. 
Maksat iman kurtarmaktır. 
Tam hidayet Mehdi Aleyhirrahme zamanında olacaktır.


Seyyid Abdülhakim Hüseynî (1902-1972) Hazretleri Kimdir?

Son devirde Suriye'de yetişen büyük velilerden Ahmed Haznevî Hazretleri'nin halifelerindendir. 
Adı, Abdülhakim'dir. 
Hazreti Hüseyin evlatlarından olup, Seyyiddir. 
H.1320/M.1902 yılında Siirt ilinin Baykan ilçesine bağlı Kermat köyünde dünyaya geldi. 
1392 (1972) yılında Ankara'da vefat etti. 
Adıyaman ilinin Kâhta ilçesine bağlı Menzil köyünde toprağa verildi. 
Çocuk yaşta iken babasının vefatı üzerine küçük Abdülhakim'in hizmeti­ni dedesi üzerine aldı. 
Önce bölgenin meşhur âlim ve mutasavvıflarından Muhammed Ziyaüddin Nurşînî Hazretleri'nden dersler aldı. 
Yöre medresele­rinde derslerine devam ederken medrese ve tekkelerin kapatılması üzerine imamlığa başladı.

Târûnî köyünde imamlık yaptığı esnada hayli talebe yetiştirdi. 
İlk hocası ve mürşidi Muhammed Ziyaüddin Nurşinî Hazretleri'nin vefatı üzerine ve onun manevî işaretiyle Şeyh Ahmed Haznevî Hazretleri'ne teslim oldu. 
Şeyh Ahmed Haznevî Hazretleri, daha ilk günden itibaren: "Molla Abdülhakim Hüseynî, Suriye'de bulunan mürşidi Şeyh Ahmed Haznevî Hazretleri'ne on dört yıl boyunca gidip gelerek tasavvuf seviyesini yü­celtti. 
Otuz dört yaşında iken zahir ilimlerinden, otuz altı yaşında iken de tasav­vuf bilgilerinden icazet alarak memleketine döndü ve ilim ve irfan saçmaya başladı.
İlk üç senede kendisine fazla rağbet olmadı ise de, mürşidi Ahmed Haznevî Hazretleri'nin vefatı üzerine, onu sevenler de akın akın sohbetlerine koşarak sohbet halkası genişledi. 
Bu arada birkaç köyde ikamet etti. Her kaldı­ğı yerde zahir ve batın ilimlerini birlikte yürüttü.
Abdülhakim Hüseynî Hazretleri, Menzil'de bulunduğu sırada hastalan­madan önce, şimdiki türbesinin yerini, etrafına taşlar dizerek işaretledi. 
Vefat ettiğinde buraya defnedilmesini vasiyet etti. 

Son zamanlarında sohbetine gelen insanlara şöyle buyurdu:
"İnsanın kalbi daima Allah'a bağlı olmalı. 
Allah insanın aklından fikrin­den hiç çıkmamalı. 
İnsanın kalbi hem mahzun olmalı, hem de Rabbine yalvarış içinde bulunmalı. 
Kişi ne kadar mahzun ve ne kadar nefsinden ve benliğinden uzaklaşırsa, Allah yanında o kadar makbul olur. 
Zalim olan, zulmeden, zevk ve sefa peşinde koşan kişinin, elbette Allah'tan haberi olmaz." 

Bir yıl kadar kaldığı Menzil köyünde hastalanan Abdülhakim Hüseynî Hazretleri tedavi için Diyarbakır'a götürüldü. 
Oradan da Ankara'ya nakledildi. 
Ankara'da yapılan ameliyattan sonra da durumu düzelmedi.
25 Mayıs 1392 (1972) yılında Ankara'da vefat etli. 
Cenazesi Menzil köyüne götürülerek, talebeleri tarafından daha önce kendisinin işaretlemiş olduğu yere defne­dildi. 
Kabri, sevenleri tarafından halen ziyaret edilmektedir.

        Kaynaklar:

  1. Hak Dostlarından Hatalar, Mahmut Bıyıklı, Mavi Yayıncılık, 2008, s.116.
  2. http://www.evliyalarimiz.com/abdulhakim-huseyni-hazretleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder