1957 seçimlerine üç gün kalmıştı.
Halk Partisinden sıtkı sıyrılan herkes gibi Astsubay Mehmet Tekin de Demirgırat'ın siyasi yarışı yine önde götürüp kazanmasını istiyordu.
Kafası kalbi hep bu fikirle meşguldu.
O gece bir rüya gördü.
Menderes, Mevlânâ Türbesi'nden Aziziye Camii'ne gelmiş ve içeri girmişti.
Girerken azıcık endişeli bir hali vardı.
Bir süre sonra, koltuğunda bazı dosyalar, câmiden çıkmış, gitmişti.
Çıkarken çok keyifliydi.
Mehmet Tekin gördüğü rüyadan uyandığı zaman, sabah ezanları okunmak üzereydi.
Mübarek vakitti, sevindi.
Kalktı, abdestini aldı, üstünü başını giyindi, çıktı.
Türbe civarında bir evde oturuyordu.
Namazları mümkün mertebe hep Aziziye Camii'nde kılardı.
Camiye girdi, sünnetler kılındı, bir süre sonra farza duruldu.
Hacı Veyiszâde o gün sabah namazının ilk rekâtında, Fâtiha'dan sonra Nebe' Sûresi'ni, ikinci rekatında ise Bürûc Sûresi'ni okudu.
Hacı Veyiszâde, işrak sohbetleriyle meşhurdu.
Sabah namazının bitiminden işrak vaktine dek süren sabah sohbetleri pek lezzetli olurdu.
Ömrü boyunca hiç terk etmediği bir adetiydi bu.
Aşr-ı Şerif'ten sonra İmam-ı Azam'ın meşhur tesbihatı icra edilir, ondan sonra sohbet başlardı.
O gün de öyle oldu.
İşrak vakti girince sohbet sona erdi.
Cemaat, ballar balı şöleninde doymuşluğun keyfi içinde dağıldıktan sonra İmam odasına geçen Hacı Veyiszâde, cübbesini alarak pardesüsünü tutan Mehmet Tekin'e, şöyle yan yan, işmarlı işmarlı bakarak:
-Ülen sahtekâr, kalbini siyâsetle fazla meşgul etme!
Elhamdülillah, bu sefer de kazandırdık!.
Dosyalarını ellerine verdik, gittiler!..
Mehmet Tekin'in henüz daha hiç kimseye anlatmadığı rüyasına bir cevaptı bu.
Üç gün sonra yapılan seçimleri o sefer de Demirgirat kazanmıştı.
* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.161, 165, 166.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder