18 Ekim 2024 Cuma

Ağustos'ta İmtihana Oruçlu Girmek...

Prof. Dr. Metin Yurdagür, Ali Ulvi Kurucu'yu anlatıyor:
1969 yılının Temmuz ayının ortalarıydı. İstanbul İmam-Hatip Okulu'ndan yeni mezun olmuş bir grup arkadaş, Yüksek İslam Enstitüsü giriş imtihanlarına hazırlık yapmak üzere, Fatih Camii'nin müezzin mahfilinde Emin Saraç Hocaefendi'den İmam Gazzali'nin Bidayetu'l-Hidaye adlı eserini okuyorduk. 
Haftanın belirli günleri devam eden derslerimizin birinde mahfile, o sırada hiçbirimizin tanımadığı bir zat geldi. 

Meclisimize ansızın gelip selam veren bu zatı, hocamız çok büyük bir saygıyla karşıladı. 
Birbirlerini kucaklayıp sohbet ettikten sonra Emin Saraç Hocaefendi:
-Efendim, bu gençler sizlerden dua bekliyor. 
Bunların tamamı Yüksek İslam Enstitüsü'ne giriş imtihanlarına hazırlanıyorlar, diyerek bizleri gelen zata tanıttı. 

Ardından da bizlere muhabbetle tebessüm eden o mübarek nur yüzlü misafiri hazirûna takdim etti: 
-Efendim, misafirimiz Ali Ulvi Kurucu beyefendi, Medine-i Münevvere'den teşrif etmişlerdir. 
Kendileri mücavir-i Rasul-i Ekrem'dirler. 
O mübarek beldede Ravza'nın yanı başında bulunan Şeyhülislam Arif Hikmet Bey Kütüphanesi'nde müdür olarak vazife yapmaktadırlar, dedi. 

Böylece o mecliste hazır bulunan bizler, Ali Ulvi Kurucu Beyle müşerref olduk.

Ali Ulvi Bey, kendisine has o güzel üslubu ile bizlere iltifatkâr sözler söyledi. dualar etti; derslerimizde feyz-u bereket niyaz etti. 

Uğurlama esnasında Emin Hocamız, Ali Ulvi Beyden bizler için dua buyurmasını yeniden rica ederken sözlerine:
-Efendim yakında Medine'ye avdet edeceksiniz. 
Lütfen bu gençlerin selamını Rasûlü Ekrem'e iletiniz, cümlesini ekleyince, bendenizin -ancak muhtemelen orada hazır olan bütün arkadaşlarımızın- tüylerinin diken diken olduğunu, çok heyecanlandığımızı hatırlıyorum.

Ali Ulvi Bey:
-Gençler, merak etmeyin; sizlere dua ediyorum. 
İnşaallah, Rasûl-i Ekrem'e sizlerin selamlarınızı bizzat Ravza'da, huzurda arz edeceğim.
Ancak benim de sizden bir ricam var. 
İmtihana mutlaka oruçlu giriniz. 
Bunu sakın ihmal etmeyiniz, demişti.

Bu hadise hepimizde öyle fevkalade duyguların doğmasına sebep olmuştu ki, bunları şu anda ifade edecek kelimeleri seçmekte güçlük çekiyorum. 
Biz, İmam-Hatip'ten yeni mezun olmuş delikanlılar, sıcak yaz günlerinde Fatih Camii'nde giriş imtihanına hazırlık yapan gençler, Efendimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem'e bir mücaviri vasıtasıyla selam gönderiyor, muvaffakiyet için dua istirham ediyorduk. 
Bundan büyük şeref, mutluluk ve mazhariyet olur muydu?

Derken Yüksek İslam Enstitüsü'ne giriş sınavları geldi çattı. 
Hazırlıklarımızı yapabildiğimiz kadar yapmış, selamlarımızı Hazret-i Peygamber'e göndermiş. onun mücavirinden ve hocalarımızdan dualar almıştık. 
Geriye yapmamız gereken tek şey kalmıştı.
Ağustos'un o uzun ve sıcak günlerinde Ali Ulvi Bey'in "Oruçlu olarak imtihana girin" tavsiyesini tutmak... 
Enstitünün bahçesinde imtihan sıramızı beklerken, alfabetik sırayla adayların mezun olduğu illere göre yapılan ve 3 gün boyunca yatsı namazına kadar süren bu sözlü giriş sınavlarında, hocamızın tavsiyelerini emir telakki ederek oruçlu olduğumuzu hatırlıyorum.

Sınav sonuçları açıklandığında, anlattığım hatıranın yaşandığı o günde Fatih Camii'nin müezzin mahfilinde bulunan arkadaşların tamamının başarılı olduklarını gördüm. 
Bugün o meclisteki arkadaşlarımın hepsi, önce çeşitli Yüksek İslam Enstitülerine asistan oldular. 
Şimdi ise ben de dâhil onlar, farklı ilahiyat fakültelerinde akademik kadroda görev yapmaktalar. 

Bu hatırayı 1990'lı yıllarda aziz dostum Mustafa Uzun Beyin evinde, teşrif ettiği bir akşam sohbetinde -ev sahibinin ısrarı üzerine- kendilerine arz etme fırsatı bulduğumda, merhum Ali Ulvi Bey tekbir getirerek heyecanlanmış: 
-Sizler bizim kabul olunmuş dualarımızsınız, diyerek hepimizi sessizce ağlatmıştı. 

Evet, fakire göre de işin sırrı. merhumun duasında, tavsiyesinde ve Rasûlü Ekrem'e ilettiği samimi selamlarda olmalıydı...

* Bir Peygamber Aşığı Ali Ulvi Kurucu, Selçuklu Belediyesi Yayınları, s.187, 188.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder