3 Haziran 2010 Perşembe
Bab-ı Hümayun
Topkapı Sarayı’nın on üç civarında kapısı olduğu sanılmaktadır. Bu kapıların birçoğu günümüze kadar gelmemiştir. Saray’ın Bab-ı Hümâyûn Kapısı, Ayasofya’nın denize bakan tarafında ve buradaki III. Ahmet Çeşmesi’nin karşısındadır. Bu kapı, sarayın ana giriş kapısıdır. Padişahlar saraya bu kapıdan girip çıktığı için Saltanat Kapısı olarakta bilinmektedir. İlk olarak Fatih Sultan Mehmet döneminde inşa edilmiş ve günümüze kadar birçok onarımdan geçmiştir.
Bu kapı Osmanlı Dönemi’nde sabah ezanı ile açılır, yatsı ezanı ile kapatılırdı. Kapının üzerinde Fatih Sultan Mehmet’in tuğrası ve ilk yapıyı 1478 olarak tarihleyen bir yazıt yer alır. Ali b. Yahya Sufi’nin imzasını taşıyan mermer kabartma olarak yazılmış Besmele ve İnne’l Müllekine ayetinin bulunduğu yaldızlı kitabenin tam metni şu şekildedir;
“Allah’ın inayeti ve izniyle, iki kıtanın sultanı ve iki denizin hakanı, bu dünyada ve ahirette alah’ın gölgesi, iki ufukta (yani doğu ve batı) allah’ın gözdesi, yer ve su küresinin hükümdarı, konstantinopolis (kostantiniyye) kalesinin fatihi, sultan mehmed han oğlu sultan murad han oğlu sultan mehmed han, tanrı mülkünü ebedi kılsın ve makamını feleğin en parlak yıldızlarının üstüne çıkarsın, ebu’l-feth sultan mehmed han’ın emriyle, 883 yılının mübarek ramazan ayında (kasım ve aralık 1478), bu mübarek kalenin temeli atılmış ve sulh ve sükuneti güçlendirmek için yapısı gayet sağlam olarak birleştirilmiştir“.
Diğer iki yazıtta ise sağ taraftaki levhada Es-sultan zılullahu fi’l ard yani Sultan, Allah’ın yeryüzündeki gölgesidir, adaletin insanlara uygulanması ile görevlidir.” yazmaktadır. Sol taraftaki levhada da ise Ya vâliye külli mazlûmin yani, Mazlumların, zulme uğrayanların sığınağı yazılıdır.Levhaların tarihi 1868 dir, bu da Sultan Abdülaziz döneminde yapıldıklarına işaret ediyor.
Bâb-ı Hümâyûn’un iki yanında, kapıcılara ayrılmış küçük odalar bulunmaktadır. Kapının üzerinde 1866 yılında yandığı için günümüze ulaşmayan, Fatih Sultan Mehmed’in kendisi için yaptırdığı köşk biçiminde küçük bir daire bulunmaktaydı. Üst katın asıl önemi Beytül mâl (Kapı arası hazinesi) olarak kullanılmış olmasıdır. Padişahın ölen kullarının yada varissiz ölen kişilerin servetinin sultan hazinesine alınması sistemi olan Muhallefat Sistemi ile bağlantılı olan bu mekan, Sultan Hazinesine alınmayan emtianın yedi sene emanete alındığı yer olarak kullanılmıştır
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder