Hacı Veyiszâde'nin oğlu Hafız Mehmet Kurucu Hoca anlatıyor:
Müftülük, babama Kapı Camii'nde vaaz ettirmiyordu.
Sonra Diyanetten bir emir geldi.
"Bütün vaizler Kapı Camii'nde bir gün vaaz edecek!" diye Diyanetten emir gelince, Müftü bunu önle yemedi.
Babam hazırlanınca; "Gine boyuna sünnetten, boyuna nafilelerden bahsedecek!" diye ileri geri konuşanlar olmuş.
Baya bir dedikodu olmuş canım.
Bunlar da bizim kulağımıza geldi.
Sofradayız, yemek yerken bu mevzuya da girmiş olduk.
Ben:
-Hay baba, madem ki gocunuyorlar, ha söğlemeyivirsen? filan dedim.
Babam da, evvelâ:
-Olur, söylemeyim! dedi.
Fakat bir iki lokma aldıktan sonra, çeviriverdi:
-Alâ rağmike!.. Ağzına toprak, dişine daş (taş)!
Sen ne dirsen de!
Bana ne diyecekler?
Riyâkâr mı diyecekler, ne diyeceklerse desinler!..
Sünnetten ve nafilelerden gine de bahsedeceğim.
Peygamberimizin bir tek sünnetini belletsem, onu değil kalabalıkları, bir tek kişi de olsa tutarsa bana bu kâfi! dedi.
Tatlı bir hiddet içindeydi bunları söylerken.
* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.381, 382.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder