10 Temmuz 2025 Perşembe

Sizin eliniz, benim elimin içindedir...

Hacı Veyiszâde Hoca Efendi dua ile tedaviyi çok yaparmış. 
Gerek kağıda yazma tarzında, gerek okuyup üfleme tarzında...
"Muska" tabir edilen küçük "nüsha"ları da hep talebelerine yazdırırmış.
Bizim yazdığımızın ne tesiri olacak ki diye kafaya takan olunca da: 
-Kafanızı karıştırmayın! 
Sizin eliniz benim elimin içindedir... 
Şu sûreden şunu yazın, bu sûreden bunu yazın, getirin cebime koyuverin! dermiş.

Kimsenin de ne ismini not alırmış, ne de derdini... 
Sadece bir dinlermiş, bir anlatandan veya aktarandan o kadar.
Fakat hiç kimsenin reçetesi, hiç kimsenin reçetesiyle de katiyyen karışmazmış, kendisi hiç bir not almadığı halde.

Şükrü Bağrıaçık Hoca anlatıyor:

Hoca Efendiye herkes gelir. 
Başı ağrıyan gelir, dişi ağrıyan gelir, ineği tanasını almayan gelir, ekinine bambıl düşen, bahçesi böceklenen falan filân herkes Hoca Efendiye gelir: 
-Aman hocam bir okuyıvır! 
Aman Hocam bir kağıt yazıvir!

Hiç kimseyi de geri çevirmez, çeviremez Hoca Efendi: 
-Tamam babam, tamam tamam tamam! olur babam, olur olur olur! der.

Ondan sonra da, bize veya başkalarına, talebelerine işte: 
-Şu sûreden şu âyeti, bu sûreden bu âyeti, yazıverin, yazıverin, yazıverin! der, bizlere yazdırırdı.

Kendisinin yazmasına imkân yok. 
O kadar çok talep gelir ki, vakti yok Hoca Efendi'nin.
Yalınız bir ilâve yapardı, ne yapardı bilmem!

Bir gün yine işte nüsha yazılacak... 
Her nedense, talebelik işte, yazamamışız vaktinde. 
Hoca Efendi geldi:
-Şükrü şunu yazdın mı? dedi.
-Yazamadım dââ Hocam! dedim.
-Sahtekârlar! dedi. -Bu kelimeyi çok kullanırdı amma ne kadar tatlı olurdu-
Sahtekârlar, şimdi Hoca para almaz diye adını koydular gaari, para vermiyorlar ki... 
Ben de de yok hani, para versem de yazsanız filân.. 
"Amma, bir Hoca Efendi varımış, böğle ders okuturken alın diye minderi kaldırı kaldırıverirmiş, oturduğu yerden!"
Ben de kaldırıvereyim mi? 
Hadi kaldırmayım, hadi kaldırmayım! der espiriyle kapatır geçerdi.

Kerâmetinin üstünü örtüyor.

* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.431, 432, 433.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder