Bediüzzaman'ın ve talebelerinin, beş vakit namazı, vaktinde ve erkanına riayet ederek huşû içerisinde kılışları, takvaları, konuşmaları, güzel ahlakları, diğer mahkumlara çok tesir etmişti.
Kısa zamanda onlardan pek çoğu Kur'an öğrenmeye ve namaz kılmaya başlamıştı.
Aralarında "Kasap Tahir" lakaplı idam mahkumunun durumu çok dikkat çekmiştir.
İdam mahkumu olduğu için idarenin ve mahpusların dahi çekindiği bu haşin adam, bir gün Bediuzzaman'a rastlar ve kendisine duâ etmesini ister.
Bediuzzaman da kendisine şöyle der:
-Tevbe et, namaza başla!
Zincirlerinle tesbihini çek!
Ben de sana dua edeceğim.
Kasap Tahir de söz verir, namaza başlar, prangalı olduğu için zincirlerinin halkalarını tesbih olarak kullanıp çekmeye başlar.
Bir gün merak edip sayarlar:
Bakarlar ki, zincirin halkaları tam otuz üç tanedir.
Kasap Tahir namaza başladıktan sonra tahta kurusunu öldürmekten çekinir hale gelir.
Ama yine heybetlidir, celallidir; hapisteki Nur talebelerine zulüm yapılmasına izin vermez.
Ondan çekinen görevliler de Nur talebelerine eskisi gibi ilişemez.
* Çağa İz bırakan Müslüman Önderler Said Nursi, Burhan Bozgeyik, 3.Baskı, 2009, İstanbul, İlke Yayınları, s.149, 150.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder