8 Mart 2010 Pazartesi

Radyolojide Mesai Saatleri Yargıya Taşındı...





Cuma, 26 Şubat 2010 14:20
Radyoloji çalışanlarının çalışma saatlerini yükselten bir önceki uygulamayı yargıdan döndüren Türk Sağlık-Sen, tam gün yasasıyla çalışma saatlerini yükselten düzenleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay'da dava açtı. Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan radyoloji çalışanları için uygulanan radyoloji çalışma saatlerinin günlük 7 saat olarak uygulanması yönündeki Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 12.02.2010 tarih ve 6145 sayılı genelgesinin öncelikle ve ivedilikle yürütmesinin durdurularak müteakiben İPTALİNE ve söz konusu genelgenin dayanağını teşkil eden 30.01.2010 tarih ve 27478 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren "Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5947 sayılı Kanunun" 9.maddesinde yer alan:"İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saattir." Hükmü ile ilgili anayasaya aykırılık iddiamızın ciddi görülerek söz konusu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi amacıyla Danıştay nezdinde dava açtık. Dava dilekçesinde özetle; 27.04.1939 tarih ve 2/10857 sayılı Bakanlar kurulu Kararı ile kabul edilen Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkında Nizamnamenin 21.maddesinde:" Röntgen ve radyom ile daimi olarak günde beş saatten fazla çalışılamaz. Röntgen muayenehanelerinde pazardan maada ayrıca bir gün daha öğleden sonra tatil yapılmalıdır." Hükmü 22.maddesinde ise; hastanelerde röntgen ve radyom ile tam müddetle ( günde 5 saat ) çalışan kimselerin, hastanenin başka işlerinde kullanılamayacağı, bunlara gece uykularını ihlal edecek iş verilmeyeceğinin düzenlenerek hüküm altına alındığı, iyonizan radyasyondan korunma, alınacak tedbirler ve izolasyon konusunda uluslar arası direktiflerin göz ardı edilerek çalışma saatlerinin uzatılmasının radyasyonla çalışan personelin sağlıklarını ciddi anlamda tehlikeye atacağı, radyoloji çalışanlarının mesai saatlerinin günde 5 saatten 7 saate çıkarılmasının uluslar arası sözleşmelere ve Anayasamızın 2., 5., 17., 49. ve 56. maddelerine açıkça aykırılık teşkil ettiği ifadelerine yer verilerek ilgili genelgenin iptali ve dayanağını teşkil eden kanun hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması talebinde bulunulmuştur.

DANIŞTAY İLGİLİ DAİRESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
Yürütmenin Durdurulması ve
Anayasa Mahkemesine Başvurulması Taleplidir.


DAVACI : Türk Sağlık –Sen [Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmetler Kolu Kamu                                             Görevlileri Sendikası] Dr. Mediha Eldem Sok. No: 85  6640 Kocatepe / ANKARA


VEKİLİ : Av. Murat BAHADIR, Av. Zehra KARAKUŞ
Dr. Mediha Eldem Sok. No: 85 6640 Kocatepe / ANKARA


DAVALI                 : Sağlık Bakanlığı
ANKARA


İŞLEM TARİHİ         : 12.02.2010


DAVA KONUSU      : Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan radyoloji çalışanları için uygulanan radyoloji çalışma saatlerinin günlük 7 saat olarak uygulanması yönündeki Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 12.02.2010 tarih ve 6145 sayılı genelgesinin öncelikle ve ivedilikle yürütmesinin durdurularak müteakiben İPTALİNE ve söz konusu genelgenin dayanağını teşkil eden 30.01.2010 tarih ve 27478 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5947 sayılı Kanunun” 9.maddesinde yer alan:”İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saattir.” Hükmü ile ilgili anayasaya aykırılık iddiamızın ciddi görülerek söz konusu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi talebimizin sunulmasından ibarettir.


AÇIKLAMALAR       :

1-) EHLİYET YÖNÜNDEN:

Türkiye Sağlık ve Sosyal Hizmetler Kolu Kamu Görevlileri Sendikası, 4688 sayılı  Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun 19. maddesinin ‘ f ‘bendi uyarınca; “ Üyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya hukuki yardım gerekliliğinin ortaya çıkması durumunda üyelerini veya mirasçılarını, her düzeyde ve derecedeki yönetim ve yargı organları önünde temsil etmek veya ettirmek, dava açmak ve bu nedenle açılan davalarda taraf olmak hakkına sahiptir.”Ayrıca, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu, 18.06.2006 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 2005/1 E. ve 2006/1 K. Sayılı kararıyla 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nun 19'uncu maddesinin (f) bendi uyarınca kamu görevlileri sendikaları ve üst kuruluşlarının üyeleri hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemlere karşı üyelerini temsilen dava açma ve bu nedenle açılan davalarda taraf olma hakkının bulunduğu yönünde hüküm tesis etmiştir.

2-)  DAVANIN ÖZETİ:

Bilindiği gibi, Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5947 sayılı Kanun 30.01.2010 tarih ve 27478 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Söz konusu Kanunun 9.maddesinde ise:” :”İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saattir.” Hükmüne yer verilmiştir. Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün “Radyoloji Kaynakları İle Çalışan Kamu Sağlık Personeli” konulu ve 81 ile gönderilen 12.02.2010 tarih ve 6145 sayılı genelgesinde de; çalışma süresi ile ilgili hükmün Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi sebebiyle, radyoloji çalışma saatlerinin günlük 7 saat olarak uygulanması gerektiği ifadesine yer verilmiştir.Bu itibarla, Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 12.02.2010 tarih ve 6145 sayılı genelgesinin öncelikle ve ivedilikle yürütmesinin durdurularak müteakiben İPTALİNE ve söz konusu genelgenin dayanağını teşkil eden 30.01.2010 tarih ve 27478 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5947 sayılı Kanunun” 9.maddesinde yer alan:”İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saattir.” Hükmü ile ilgili anayasaya aykırılık iddiamızın ciddi görülerek söz konusu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi için sayın mahkemenize başvurma zarureti hasıl olmuştur.  

3-) 3153 SAYILI KANUN VE RADYOLOJİ NİZAMNAMESİ BAKIMINDAN HUKUKA AYKIRILIK SEBEPLERİ:

Bilindiği gibi, 28.04.1937 tarih ve 3591 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 3153 sayılı Radiyoloji, Radiyom ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanunun 3.maddesi ile; birinci maddede yazılı müesseselerin ( münhasıran röntgen şuaı vasıtasile teşhis veya hem teşhis ve hem tedavi yahut radiyom veya radiyom emanasiyonu yahut radiyom mürekkebatiyle veya her türlü elektrik aletleriyle tedavi yapan müesseseler ) bina vasıfları ve hastalarla mütehassısları ve orada çalışan veya bulunan başkalarının elektrik cereyanı ve röntgen şuaı ve radiyom arızalarından korunacak tertiplerle bunlara ait levazımın şartları ve radiyom için bir müessesede bulunması lazımgelen en az miktar ve elektrikle tedaviye mahsus aletlere ait vasıf ve şartlar hakkında bir nizamname yapılacağı öngörülmüştür. İlgili hüküm uyarınca 27.04.1939 tarih ve 2/10857 sayılı Bakanlar kurulu Kararı ile kabul edilen Radyoloji, Radyom ve Elektrikle Tedavi Müesseseleri Hakkında Nizamnamenin 21.maddesinde:” Röntgen ve radyom ile daimi olarak günde beş saatten fazla çalışılamaz. Röntgen muayenehanelerinde pazardan maada ayrıca bir gün daha öğleden sonra tatil yapılmalıdır.” Hükmü 22.maddesinde ise; hastanelerde röntgen ve radyom ile tam müddetle ( günde 5 saat ) çalışan kimselerin, hastanenin başka işlerinde kullanılamayacağı, bunlara gece uykularını ihlal edecek iş verilmeyeceği düzenlenerek hüküm altına alınmıştır. İlgili hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 99.maddesi ile genel olarak kamu personelinin haftalık çalışma süresinin 40 saat olarak belirlendiği, aynı kanun hükmü ile tanınan yetkiye dayanılarak 3153 sayılı Kanun ve dayanağı olan Nizamname ile iyonlaştırıcı radyasyona maruz kalarak çalışan personel açısından bu personelin çalışma koşulları göz önünde bulundurularak istisnai bir düzenleme yapıldığı ve günde 5 saatten fazla çalıştırılmayacaklarının hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, iyonizan radyasyona maruz radyoloji çalışanlarının günlük 5 saatlik çalışma sürelerinin kanuni düzenleme ile 7 saate çıkarılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

4-) RADYOLOJİ ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞI AÇISINDAN HUKUKA AYKIRILIK SEBEPLERİ

Ayrıca, iyonlaştırıcı radyasyon ile teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler diğer birimlere göre insan sağlığına etkileri bakımından çok daha fazla risk faktörleri taşımaktadır.Zira, korumasız x ışını tüplerini kullanan personeller radyodermit nedeniyle el parmaklarını yitirecekleri, katarakt olabilecekleri, kısırlaşabilecekleri ve hatta lösemi ve kanserler sebebiyle ölebilecekleri ihtimali ile karşı karşıya kalabileceklerdir. Öte yandan, radyasyon etkisinden hücre ölümü, malignite ve genetik hasarların meydana gelebileceği bilimsel araştırmalarla sabit olmuştur.Bu etkiler hemen görülebileceği gibi ileriki dönemlerde görülebilmesi de olanaklıdır. Maksimum dozun üzerinde radyasyona maruz kalan personellerin bulgularında lenfositlerin artması, granülosit ve trombositlerin azalması, lökositlerin azalması yada artması ve eritrosit sayısındaki değişikliklerin geç görülmesi gibi kan tablosu değişiklikleri görülebilmektedir. Ölümle neticelenen etkileri ise daha geç görülmekle birlikte alınan dozun miktarı ve çalışma süresinin uzunluğuna doğrudan bağlıdır. Radyasyonun sağlık sorununa yol açmayan en düşük doz limiti bulunmadığı gibi iyonizan radyasyon alanında ölçü olarak kabul edilen doz faktörünün yanında bu unsurdan daha da önemli olacak biçimde zaman faktörü korunma bakımından önem taşımaktadır. Çünkü radyosyona maruz kalınan süre arttıkça sağlığa zarar verme olasılığı da artmaktadır. Bu nedenle çalışma süreleriyle ilgili değişiklikler çalışanların sağlıklarının korunması bakımından doğrudan etkili olmaktadır. Bu itibarla, gerekli teknolojik donanıma sahip olmadan, radyoloji cihazlarını modernize etmeden, doz ölçümleri ile ilgili gerekli yapılanmayı oluşturmadan ve en önemlisi radyoloji birimlerinde çalışan personellerin sağlığı için gerekli tedbirleri almadan çalışma süresinin 5 saatten 7 saate çıkarılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Tehlikeli işlerde özellikle bilfiil iyonizan radyasyonla iştigal eden çalışanlara yönelik uluslararası düzenlemelere taraf ülkeler; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde belirtilen yaşam hakkının bir gereği olarak, sağlık hakkının gerçekleştirilmesi için  çalışanların hasta olmalarından yada tehlikeli maddeye maruz kalmalarından önce kişisel ve mekansal önlemleri almak ve olası tüm sağlık risklerini ortadan kaldırmakla yükümlüdür. Oysa, radyasyonla çalışan sağlık personeli yönünden ülkemizdeki radyasyon cihazlarının, radyasyon ünitelerinin ve radyasyonla çalışanların denetim ve güvenliğinin sağlanamadığı, uluslar arası sözleşmelerle yükümlülük altına girilen standartların gerçekleştirilemediği ortadadır. Nitekim, davalı idare radyasyondan korunma, tedbirler ve izolasyon konusunda 96/29 ve 97/43 Euratom direktiflerini hayata geçirmeden, yeterli güvenlik ve korunma standartları sağlamadan ve bu direktiflerde çalışma sürelerinin uzatılmasına ilişkin bir hüküm olmamasına rağmen çalışma sürelerini 5 saatten 7 saate çıkarmıştır. Oysa, 96/29 Euratom direktifinin 23 ve 24. maddesine göre;
- Radyasyondan korunma bakış açısından işletme planlarının ön kritik incelenmesi,
- Radyasyondan korunma bakış açısından yeni ve modifiye edilmiş kaynakların hizmete alınması,
- Koruyucu cihaz ve tekniklerin etkinliğinin düzenli kontrol edilmesi,
-Ölçüm cihazlarının düzenli ayarlanması ve kullanılabilir olduklarının ve doğru kullanıldıklarının düzenli kontrol edilmesi (Madde 23/a),
- Radyasyonun yapısını ve niteliğini gösteren harici doz oranlarının ölçülmesi, yapıları ile fiziki ve kimyasal durumlarını gösteren hava hareketliliği konsantrasyonunun belirlenmesi, sonuçların kaydedilmesi ve raporlanması gereklidir.
Ülkemizin de TAEK aracılığıyla üye olduğu Uluslararası Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICRP), Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ile bu kurumların belirlediği standartlara uygun düzenlemeler olan AB Direktiflerinde de;
- Uygulanabilir, yeterli ve güvenli bir denetleme sistemi ile bu sistemin kontrol dışı kalması durumunda yerine geçecek bir mekanizmanın kurulması,
- Kişisel dozimetre ve çevresel izleme işlevlerinin yerine getirilmesi ve radyasyon izleme cihazlarının standart dozimetre laboratuarlarına uygun olarak kalibrasyonlarının yapılması gerektiği,
- Mesleki maruziyet olasılığı ve bu olasılığın derecesine uygun olarak korunma ve güvenlik için uygun ve yeterli donanım, ekipman ve hizmetlerin sağlanması gerektiği,
- Çalışanların sağlık kontrollerinin düzenli olarak yapılması gerektiği,
- Her ülkenin radyoaktif kaynaklar için ulusal kayıt sisteminin bulunmasının gerektiği, bu bilginin korunması ve diğer ülkelerle uyumu için aynı formatta tutulması gerektiği belirtilmektedir. Ülkemizdeki mevcut koşulların yetersizliği ortada olduğu gibi davalı idarenin bu konuda yapılmış hiçbir hazırlığı, araştırması da bulunmamaktadır. Radyasyondan korunma, alınacak tedbirler ve izolasyon konusunda uluslar arası direktiflerin göz ardı edilerek çalışma saatlerinin uzatılması radyasyonla çalışan personelin sağlıklarını tehlikeye atmaktadır.

5-) ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMELER BAKIMINDAN HUKUKA AYKIRILIK SEBEPLERİ:

Avrupa Sosyal Şartı’nın Güvenli ve Sağlıklı Çalışma Koşulları Hakkı’nı düzenleyen 3. maddesine göre;
“Akit Taraflar, güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları hakkının etkin biçimde kullanılmasını sağlamak üzere:
1 - Güvenlik ve sağlık alanında yasal düzenlemeler yapmayı;
2 - Gözetim önlemleriyle bu düzenlemelerin uygulanmasını sağlamayı;
3- Gerektiğinde, iş güvenliği ve sağlığını geliştirmeyi amaçlayan önlemler konusunda çalıştıranların ve çalışanların örgütlerine danışmayı; taahhüt ederler.”

Sosyal Şartın 11. maddesi kapsamında sağlığın korunması hakkının etkin biçimde kullanılmasını sağlamak üzere ise taraf devletler ya doğrudan veya kamusal veya özel örgütlerle işbirliği içinde bu önlemlerin yanı sıra;
“1 - Sağlığın bozulmasına yol açan nedenleri olabildiğince ortadan kaldırmak;
2 - Sağlığı geliştirmek ve sağlık konularında kişisel sorumluluğu artırmak üzere eğitim ve danışma kolaylıkları sağlamak;
3 - Salgın hastalıklarla yerleşik mevzii ve başka hastalıkları olabildiğince önlemek; üzere tasarlanmış uygun önlemler almayı” da taahhüt etmişlerdir.

Sosyal Şart’ın Adil Çalışma Koşulları Hakkını düzenleyen 2. bölümünün 4. bendi ile ise aralarında ülkemizin de bulunduğu imzacı ülkeler; tehlikeli ve sağlığa zararlı işlerdeki riski ortadan kaldırmayı, bu risklerin henüz yeterince azaltılamadığı yada kaldırılamadığı durumlarda ya bu işlerde çalışanlara ücretli ek izin verilmesini yada bunların çalışma saatlerinin azaltılmasını sağlamayı taahhüt etmişlerdir.
Davalı idare sağlığın bozulmasına yönelik koşulları ortadan kaldırmadan, gerekli denetim ve gözetim işlevini etkin bir biçimde yerine getirmeden, mevcut sağlık riskini henüz yeterince azaltmadan yukarıda belirtmiş olduğumuz uluslar arası düzenlemelerin amacının tam tersi biçimde radyasyonla çalışanların çalışma sürelerini arttıran bir kanuni düzenleme yapmış, mevcut koşullar içinde çalışanların sağlıklarını eskisine göre daha iyi koruyan değil bozan bir durum yaratmıştır. Nitekim, davalı idare radyasyondan korunma, standart tedbirler ve izolasyon konusunda 96/29 ve 97/43 Euratom direktiflerini de hayata geçirmemiş, yeterli güvenlik ve korunma standartları sağlamadan ve bu direktiflerde çalışma sürelerinin uzatılmasına ilişkin bir hüküm olmamasına rağmen çalışma sürelerini uzatmış, çalışanların yaşam hakkı kapsamında Avrupa Sosyal Şartı ile taahhüt edilen hükümleri ihlal etmiştir.
Özetle, ülkemizde hem özel hem de kamudaki sağlık kuruluşlarının radyolojik tıbbi işlemlerinin yapıldığı bölümlerin mekansal standartları uluslararası standartların çok altındadır. Radyasyon çalışanları lisans, koruma ve kontrol işlemlerinin alt düzeyde olduğu bu yerlerde çalışmaktadır. AB’nin radyoloji çalışanlarının güvenliği ve sağlıklı çalışma koşulları bakımından öncelikle uyulmasını istediği bu standartlara ülkemizdeki sağlık kuruluşlarının büyük çoğunluğu sahip değildir. Kamudaki birçok hastanede henüz ruhsatlandırılmamış veya fizik koşulları uygun olmayan ortamlarda çok sayıda radyasyon üreten kaynak veya cihaz çalıştırılmaktadır. Çalışanların kişisel dozimetre kayıtları bulunmamakta, kontrolleri de düzenli olarak yapılmamaktadır.Halen ülkemizdeki hastanelerde cihaz tüp verimi ölçümleri ve kalibrasyonları da yapılmamaktadır. Davalı idarenin bu konuda yapılmış bir incelemesi yada çalışması da bulunmamaktadır. Dava konusu işlem en temel insan hakları olan sağlık ve yaşam hakkına, Anayasamızda yer verilen hükümlere, radyasyonla ilgili uluslar arası direktiflere, Avrupa Sosyal Şartı hükümlerine ve Avrupa Sosyal Haklar Komitesi’nin kararlarına, 3153 sayılı Yasa ve Tüzük hükümlerine aykırıdır. Mevcut çalışma, korunma ve güvenlik koşulları ile ilgili hiçbir standardizasyon sağlanmadan ve bu konuda hiçbir iyileştirmeye gidilmeksizin çalışma saatlerini 5 saatten 7 saate çıkarmak radyasyon çalışanlarının, ailelerinin, hastaların ve toplumun şu anda maruz kaldıklarından çok daha fazla radyasyona maruz kalmalarından, radyasyondan korunamamalarından başka bir sonuç doğurmayacaktır. Radyasyonun zararlı etkileri nedeniyle zaten mesleki risk taşıyan radyasyon çalışanlarının sağlıklarını daha çok riske sokacak böyle bir yasal düzenlemenin hukuken geçerli ve kabul edilebilir hiçbir bir gerekçesi de yoktur. Davalı idare bu şekilde çalışma saatlerini arttırmakla radyasyon çalışanlarının sağlıklı olma ve yaşam haklarının özünü zedelemektedir.

6-) ANAYASAYA AYKIRILIK SEBEPLERİ:

Anayasamızın 2.maddesinde; Türkiye Cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu, 17. maddesinde; herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu, 49. maddesinde; Devletin, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı, 56. maddesinde; herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, Devletin, herkesin yaşamını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla ödevli kılındığı düzenlenerek hüküm altına alınmıştır. İnsanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için “gerekli koşulları hazırlamak” ise Anayasa’nın 5. maddesinde Devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır. Yaşam hakkının teorik olmaktan öte somut olarak da güvence altına alındığından söz edebilmek için bu hakkı zedeleyecek, sınırlayacak yada ortadan kaldıracak nitelikte hiçbir düzenlemenin yapılmaması, uygulamada da etkin ve sürekli bir koruma ve güvenliğin sağlanması gerekmektedir. Bu itibarla, yukarıda yer verilen anayasal hükümler göz önüne alınarak 30.01.2010 tarih ve 27478 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5947 sayılı Kanunun” 9.maddesinde yer alan:”İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saattir.” Hükmü ile ilgili anayasaya aykırılık iddiamızın ciddi görülerek söz konusu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması yüce mahkemenizin takdirindedir.

7-) YÜRÜTMENİN DURDURULMASI SEBEPLERİ:

Malumları olduğu üzere, 2577 sayılı Kanunu’nun 27. maddesinin 2.fıkrası gereğince “İlgili işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğacağı ve işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartları birlikte gerçekleştiği” takdirde ilgili işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verilir. Davamıza konu düzenleyici işlem de sebep ve maksat unsurları yönünden açıkça hukuka aykırı olduğundan ve uygulanması halinde iyonizan radyasyona maruz olarak çalışan personeller bakımından telafisi güç veya imkansız zararların doğacağı aşikar olduğundan mezkur işlemin yürütmesinin durdurulması gerekmektedir.

HUKUKİ SEBEPLER : Anayasa, Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5947 sayılı Kanun, 4688 sayılı Kmau Görevlileri Sendikaları Kanunu, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 2577 sayılı İYUK ve sair mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER  : Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 12.02.2010 tarih ve 6145 sayılı genelgesi, Emsal mahkeme kararı, Onaylı vekaletname örneği ve her türlü yasal delil.

NETİCE VE TALEP  : Gerek yukarıda arz ve izah olunan ve gerekse sayın dairenizce resen gözetilecek nedenlerle;

1-) Dava konusu, Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan radyoloji çalışanları için uygulanan radyoloji çalışma saatlerinin günlük 7 saat olarak uygulanması yönündeki Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 12.02.2010 tarih ve 6145 sayılı genelgesinin öncelikle ve ivedilikle yürütmesinin durdurularak müteakiben İPTALİNE ve söz konusu genelgenin dayanağını teşkil eden 30.01.2010 tarih ve 27478 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5947 sayılı Kanunun” 9.maddesinde yer alan:”İyonlaştırıcı radyasyonla teşhis, tedavi veya araştırmanın yapıldığı yerler ile bu iş veya işlemlerde çalışan personelin haftalık çalışma süresi 35 saattir.” Hükmü ile ilgili anayasaya aykırılık iddiamızın ciddi görülerek söz konusu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına,

2-) Muhakeme masrafları ile ücreti vekaletin davalı idare aleyhine hükmedilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 26.02.2010
DAVACI VEKİLİ
Av.Murat BAHADIR

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder