Şehirlerin içi veya çevresindeki koruma altına alınmış büyük ağaç topluluğu veya küçük orman parçasına koru denilir.
Koru ve ormanlar bir ülkenin en büyük zenginlik kaynağıdır. Ayrıca bu yeşillik alanlar kentlerin hem nefes almasını hem de içinde barındırdığı,sincap,tilki, çeşitli kuşlar gibi küçük hayvanları ile estetiğini sağlarlar.
İstanbul ‘un yüzyıllar boyu sahip olduğu yeşil alan ve korular zaman süreci içerisinde göçler, iskân ve savaş gibi etkenlerle ne yazık ki büyük bir ölçüde azaldı. 1950 li yıllardan itibaren başlayan ekonomik büyüme neticesinde Boğaziçindeki tepeler artan nüfus karşısında Belediye’nin aldığı bir kararla iskân alanı içine alınarak burada büyük bir inşaat işgali başladı ve küçük korular bir-bir ortadan kalktılar. Bugün mevcut olan koruların büyük bir bölümü Boğaziçinde diğer kısmı ise İstanbul’un yakın çevresinde toplanmıştır.
Hukuki ve mülkiyet açısından İstanbul Koruları başlıca üç grupta toplanır:
1- Hazine ve Belediye’nin mülkiyetindekiler. Bu korular Dr. Lütfi Kırdar’ın İstanbul
valiliği sırasında kamu varlığına katıldığından bölünme , satılma ve iskan gibi
tehlikeleri yoktur. 6831 sayılı kanunun 1.inci maddesi gereğince 30 dönüm (3 hektar) den fazla olanlar bu guruba girmektedir
2- Özel Mülkiyet içindeki korular. Aynı kanunun 1.inci maddesinin 1 inci fıkrası ve
Tahdit,Tescil Talimatnamesinin 40.ıncı maddesinin 3.üncü fıkrası gereğince bu
birimlerin ağaç varlığı kalmasa da Orman sayılmakta ve Korumaya girmektedir.
3- 30 dönümden az olan mülkiyet içindeki küçük korular. Ne yazık ki büyük bir kısmı inşaatlar neticesinde yok olmuş olan bu yeşil alanlardan arta kalan küçük parçalar İmar plânları ve tescillerle günümüzde korunmaya çalışılmaktadır.
İstanbul'da, şehrin çeşitli semtlerine dağılmış irili ufaklı pek çok koru bulunmaktadır. Bu korular, genel olarak İstanbul Boğazı'na bakan tepelerin yamaçlarında yoğunlaşmıştır. Günümüzde şehrin her iki yakasında, yerleşim alanlarıyla çevrelenmiş korulara rastlanmaktadır.
İstanbul korularının büyük çoğunluğu, geçmişte var olan ve kentleşme nedeniyle tahrip edilen ormanların günümüze ulaşan korunmuş bölümleridir. Kimilerinin geçmişi Bizans dönemine değin uzanmaktadır. İstanbul korularının çoğu, Osmanlı döneminde padişahlara ya da diğer devlet adamlarına aitti. Osmanlı İmparatorluğu'nun ileri gelenleri korularda kurdukları çiftliklerde ya da inşa ettirdikleri konaklarda yılın bir bölümünü geçirirlerdi. Koruların büyük bir bölümü günümüzde hâlâ Osmanlı dönemindeki sahiplerinin adlarıyla anılmaktadır.
Osmanlı padişahlarının avlaklarının önemli bir bölümünü oluşturan korular, genelde yüksek duvarlarla çevrildiği için iyi korunarak günümüze ulaşmışlardır. Bu korulardan kimileri İstanbul'un en eski ağaçlarına ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle Ayazağa Korusu'nda İstanbul'un hiçbir yerinde rastlanmayacak çap ve boylarda anıt ağaçlara rastlanmaktadır. Korularda Türkiye iklimine yabancı, Amerika ve Afrika kökenli anıt ağaçlar da dikkat çekmektedir. Bu ağaçların fidanları Osmanlı sarayına dış ülkelerden armağan edilmek suretiyle girmiş ve korulara dikilerek değerlendirilmiştir.
İçinden akarsu geçen korularda tarihî bentler ve göletlerle birlikte Bizans döneminden kalma harabelere de rastlanmaktadır. Korular çeşitli büyüklüklerde olup yüzölçümleri 2 hektarla 47 hektar arasında değişmektedir. Koruların büyük bir bölümü özel kişi ve kurumlara ait olup halka açık değildir. İçlerinde, belediye ve cumhurbaşkanlığına ait olanlar vardır. Belediyeye ait korular kent parkı olarak düzenlenmiş olup yıl boyunca ziyarete açıktır
İstanbul ilinde toplam 54 adet koru ve özel orman vardır. Bunların toplam yüzölçümü 6735,8 hektardır. Denetimi İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. İstanbul'daki koruların 11'i İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne aittir. Belediyeye ait korulardan 4'ü Üsküdar ilçesinde, 2'si Beykoz ilçesinde, 2'si Sarıyer ilçesinde, 1'i Ümraniye, 1'i Fatih ve 1'i de Beşiktaş ilçesinde bulunmaktadır. Bu korular içinde en büyüğü 323 hektarlık Hacıosman Korusu, en küçüğü ise Harem Korusu'dur. Bunlar dışında, henüz şehir planlarına geçirilmemiş ya da saptanmamış bir çok koru daha bulunmaktadır.
Koru ve ormanlar bir ülkenin en büyük zenginlik kaynağıdır. Ayrıca bu yeşillik alanlar kentlerin hem nefes almasını hem de içinde barındırdığı,sincap,tilki, çeşitli kuşlar gibi küçük hayvanları ile estetiğini sağlarlar.
İstanbul ‘un yüzyıllar boyu sahip olduğu yeşil alan ve korular zaman süreci içerisinde göçler, iskân ve savaş gibi etkenlerle ne yazık ki büyük bir ölçüde azaldı. 1950 li yıllardan itibaren başlayan ekonomik büyüme neticesinde Boğaziçindeki tepeler artan nüfus karşısında Belediye’nin aldığı bir kararla iskân alanı içine alınarak burada büyük bir inşaat işgali başladı ve küçük korular bir-bir ortadan kalktılar. Bugün mevcut olan koruların büyük bir bölümü Boğaziçinde diğer kısmı ise İstanbul’un yakın çevresinde toplanmıştır.
Hukuki ve mülkiyet açısından İstanbul Koruları başlıca üç grupta toplanır:
1- Hazine ve Belediye’nin mülkiyetindekiler. Bu korular Dr. Lütfi Kırdar’ın İstanbul
valiliği sırasında kamu varlığına katıldığından bölünme , satılma ve iskan gibi
tehlikeleri yoktur. 6831 sayılı kanunun 1.inci maddesi gereğince 30 dönüm (3 hektar) den fazla olanlar bu guruba girmektedir
2- Özel Mülkiyet içindeki korular. Aynı kanunun 1.inci maddesinin 1 inci fıkrası ve
Tahdit,Tescil Talimatnamesinin 40.ıncı maddesinin 3.üncü fıkrası gereğince bu
birimlerin ağaç varlığı kalmasa da Orman sayılmakta ve Korumaya girmektedir.
3- 30 dönümden az olan mülkiyet içindeki küçük korular. Ne yazık ki büyük bir kısmı inşaatlar neticesinde yok olmuş olan bu yeşil alanlardan arta kalan küçük parçalar İmar plânları ve tescillerle günümüzde korunmaya çalışılmaktadır.
İstanbul'da, şehrin çeşitli semtlerine dağılmış irili ufaklı pek çok koru bulunmaktadır. Bu korular, genel olarak İstanbul Boğazı'na bakan tepelerin yamaçlarında yoğunlaşmıştır. Günümüzde şehrin her iki yakasında, yerleşim alanlarıyla çevrelenmiş korulara rastlanmaktadır.
İstanbul korularının büyük çoğunluğu, geçmişte var olan ve kentleşme nedeniyle tahrip edilen ormanların günümüze ulaşan korunmuş bölümleridir. Kimilerinin geçmişi Bizans dönemine değin uzanmaktadır. İstanbul korularının çoğu, Osmanlı döneminde padişahlara ya da diğer devlet adamlarına aitti. Osmanlı İmparatorluğu'nun ileri gelenleri korularda kurdukları çiftliklerde ya da inşa ettirdikleri konaklarda yılın bir bölümünü geçirirlerdi. Koruların büyük bir bölümü günümüzde hâlâ Osmanlı dönemindeki sahiplerinin adlarıyla anılmaktadır.
Osmanlı padişahlarının avlaklarının önemli bir bölümünü oluşturan korular, genelde yüksek duvarlarla çevrildiği için iyi korunarak günümüze ulaşmışlardır. Bu korulardan kimileri İstanbul'un en eski ağaçlarına ev sahipliği yapmaktadır. Özellikle Ayazağa Korusu'nda İstanbul'un hiçbir yerinde rastlanmayacak çap ve boylarda anıt ağaçlara rastlanmaktadır. Korularda Türkiye iklimine yabancı, Amerika ve Afrika kökenli anıt ağaçlar da dikkat çekmektedir. Bu ağaçların fidanları Osmanlı sarayına dış ülkelerden armağan edilmek suretiyle girmiş ve korulara dikilerek değerlendirilmiştir.
İçinden akarsu geçen korularda tarihî bentler ve göletlerle birlikte Bizans döneminden kalma harabelere de rastlanmaktadır. Korular çeşitli büyüklüklerde olup yüzölçümleri 2 hektarla 47 hektar arasında değişmektedir. Koruların büyük bir bölümü özel kişi ve kurumlara ait olup halka açık değildir. İçlerinde, belediye ve cumhurbaşkanlığına ait olanlar vardır. Belediyeye ait korular kent parkı olarak düzenlenmiş olup yıl boyunca ziyarete açıktır
İstanbul ilinde toplam 54 adet koru ve özel orman vardır. Bunların toplam yüzölçümü 6735,8 hektardır. Denetimi İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. İstanbul'daki koruların 11'i İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne aittir. Belediyeye ait korulardan 4'ü Üsküdar ilçesinde, 2'si Beykoz ilçesinde, 2'si Sarıyer ilçesinde, 1'i Ümraniye, 1'i Fatih ve 1'i de Beşiktaş ilçesinde bulunmaktadır. Bu korular içinde en büyüğü 323 hektarlık Hacıosman Korusu, en küçüğü ise Harem Korusu'dur. Bunlar dışında, henüz şehir planlarına geçirilmemiş ya da saptanmamış bir çok koru daha bulunmaktadır.
- Abdülmecid Efendi Korusu, Üsküdar
- Abraham Paşa Korusu, Beykoz
- Amcazade Hüseyin Paşa Korusu
- Alman Elçiliği Korusu
- Ârifi Paşa Korusu
- Arnavutköy Robert Kolej Korusu
- Avusturya Elçiliği Korusu
- Ayazağa Korusu
- Ayşe Sultan Korusu
- Beykoz Kasrı Korusu, Beykoz
- Boğaziçi Üniversitesi Korusu
- Cemile Sultan Korusu
- Cemil Molla Korusu, Üsküdar
- Demirağ Korusu, Üsküdar
- Emin Erkayınlar (Şeyhülislam Cemâleddin Efendi) Koruluğu
- Emirgan Korusu, Sarıyer
- Fethi Paşa Korusu, Üsküdar
- Fransız Elçiliği Korusu
- Fransız Yetimhanesi Korusu
- Hidiv İsmail Paşa (Çubuklu) Korusu
- Huber Köşkü (Cumhurbaşkanlığı Yazlık Köşkü) Korusu
- Hüseyin Avni Paşa Korusu, Üsküdar
- İngiltere Elçiliği (Yazlık) Korusu
- İpar Korusu
- Kandilli Kız Lisesi Korusu
- Küçük Çamlıca Korusu, Üsküdar
- Kortel Korusu
- Mihrâbad Korusu
- Münir Bey Korusu
- Naciye Sultan Korusu, Beşiktaş
- Naile Sultan Korusu, Beşiktaş
- Prens Sabahattin Korusu, Beşiktaş
- Rusya Elçiliği (Yazlık) Korusu, Sarıyer
- Said Halim Paşa Korusu
- Şehzade Yusuf İzeddin Efendi Korusu, Üsküdar
- Vahdettin Korusu, Üsküdar
- Valide Sultan Validebağı Korusu, Üsküdar
- Vaniköy (Eski Papaz) Korusu
- Vaniköy Rasathane Korusu
- Yıldız Parkı Korusu, Beşiktaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder