Raşit Osman Efendi'nin Mezarı
İsviçre’de Glarus'da, Obstalden denen bir köy kilisesinin bahçesindeki mezarlar arasında bir mezar taşında, Rachid OSMAN (1888-1962) ve Rosa OSMAN KELLER (1908-1994) yazıyor!Yatan kişi ise “Sultan Abdülhamid Han’ın yeğeni”.
m.kamal tarafından çıkarılan kararla vatanlarından sürgün edilen hanedan ailesinin bir ferdi Raşit Osman ve eşi Arife Kadriye Sultan da sürgün hanedan ailesindendir.
Osman Raşit Efendi, Fransa’nın Nice şehrinde gündelik işlerle, bazen bulaşıkçılıkla, bazen sokak köşelerinde kibrit çakmak satarak, bazen hamallıķ, bazen de odun kırarak çoluk çocuğunun maişetini temin ediyordu.
Ancak hayat fevkalade zor geçiyordu.
Derken, Hanımı Kadriye Sultan, İsviçre asıllı Rosa Keller isimli biriyle tanışıyor tevâfuken.
Rosa, Fransa’ya Fransızca öğrenmek için gelen bir genç hanımdır.
Kadriye Sultan, Saray eğitimi almış ve iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen biriydi.
Ama Kadriye Sultan hastaydı ve kocasından saklıyordu bunu.
Rosa'yı ikna etti ve artık Rosa yanlarında kalmaya başladı.
Bu kız hem uysal, hem de Avrupa kültürüne göre gayet ahlaklı ve utangaç biriydi.
Yıllar ızdıraplı bir biçimde geçiyor, bazen yiyecek ekmek bulamadıkları oluyordu.
Sofraya konan yemekten önce çocuklar yiyor, kalırsa Kadriye Sultan ve Raşit Efendi yiyordu.
Arife Kadriye Sultan çektiği sıkıntılara daha fazla dayanamıyor, hastalığı şiddetleniyor ve 1935 senesinde vefat ediyor.
Ölmeden evvel ise Rosa Keller’den, çocuklarının anne sevgisinden mahrum olmamaları için, Osman Raşit Efendi’yle evlenmesini istiyordu.
Kadriye Sultan genç denilebilecek bir yaşta vefat ettikten sonra çok sevdiği Sultan Hanımefendi’nin vasiyetine uyan Rosa Keller, Osman Raşit’le evleniyor.
Ve bir müddet sonra da kocası ve çocuklarla birlikte memleketi olan İsviçre’ye dönüyor.
Ancak hayat fevkalade zor geçiyordu.
Derken, Hanımı Kadriye Sultan, İsviçre asıllı Rosa Keller isimli biriyle tanışıyor tevâfuken.
Rosa, Fransa’ya Fransızca öğrenmek için gelen bir genç hanımdır.
Kadriye Sultan, Saray eğitimi almış ve iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen biriydi.
Ama Kadriye Sultan hastaydı ve kocasından saklıyordu bunu.
Rosa'yı ikna etti ve artık Rosa yanlarında kalmaya başladı.
Bu kız hem uysal, hem de Avrupa kültürüne göre gayet ahlaklı ve utangaç biriydi.
Yıllar ızdıraplı bir biçimde geçiyor, bazen yiyecek ekmek bulamadıkları oluyordu.
Sofraya konan yemekten önce çocuklar yiyor, kalırsa Kadriye Sultan ve Raşit Efendi yiyordu.
Arife Kadriye Sultan çektiği sıkıntılara daha fazla dayanamıyor, hastalığı şiddetleniyor ve 1935 senesinde vefat ediyor.
Ölmeden evvel ise Rosa Keller’den, çocuklarının anne sevgisinden mahrum olmamaları için, Osman Raşit Efendi’yle evlenmesini istiyordu.
Kadriye Sultan genç denilebilecek bir yaşta vefat ettikten sonra çok sevdiği Sultan Hanımefendi’nin vasiyetine uyan Rosa Keller, Osman Raşit’le evleniyor.
Ve bir müddet sonra da kocası ve çocuklarla birlikte memleketi olan İsviçre’ye dönüyor.
Yeni hanımının akrabaları ve çevresi tarafından bir berber dükkanında hayatına devam eden Raşit Osman Efendi 1962 yılında vefat ediyor.
Son isteği ise mezarına bir avuç dahi olsa vatan toprağı dökülsün olmuştu.
Yerine getirilip getirilmediği ise belirsiz..
Şimdi İsviçre’de Glarus'da, Obstalden diye bir köy kilisesi mezarlığının, bir köşesinde yatıyor.
RABBİM bu hanedana bu zulmü yapanlara kabinlerinde rahat yüzü göstermesin. Amin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder