Bizim bir komşu vardı.
Erenköy'de, Amasyalı Mustafa (Ercan) Efendi Hoca, vaiz.
Bir gün bana:
Yahu Hacı Musa, Lâdikli Ahmed Ağa size gelip gidiyormuş.
Çok methediyorlar bu zatı, size geldiği zaman bana haber ver de bir göreyim Allah aşkına! dedi.
Ben de:
Fakat, ben haber gönderince hemen gel, vakit kaybetme, oyalanma.
Ahmed Ağa'nın hali hiç belli olmaz, bir bakarsın gelir, bir de bakarsın âniden gidiverir! dedim.
-Olur, hemen gelirim! dedi.
Neyse sonra bir gün Ahmed Ağa gelince, haber gönderdim Hocaya, geldi, tez geldi, oyalanmadı.
Ahmed Ağa'yla hoşbeş ettiler, oturdular, konuştular.
Sonradan, Ahmed Ağa gittikten sonra, Hoca'ya sordum:
-Nasıl buldun Hacı Ahmed Ağa'yı Hocam? dedim.
-Kalb gözü ilmi var Hacı Ahmed Ağa'da!
Allah bunu herkese nasib etmez Hacı Musa! dedi.
-Kalb gözü ilmi ne Hocam? diye sordum.
-Kalbinde ne varsa malum ediyor Cenâb-ı Hak ona.
Çok sevdim Ahmed Ağa'yı, hayran oldum!
Allah razı olsun, beni görüştürdüğün için! dedi.
Çok memnun oldu.
-Efendim, siz çok daha iyi biliyorsunuz, içindeydiniz, içinde yaşadınız, Ahmed Ağa'nın akıl sır ermez çok harika bir hayatı vardı.
Ahmed Ağa'nın o meşhur tayy-i mekanlarıyla ilgili bir şey sordunuz mu vaktiyle kendisine hiç?
- Ben sormadım, ama bir gün şöyle bir şey oldu.
Böyle bir yaz mevsimi, buradan -İstanbul'dan- Kadınhan'a gittim.
Bizim bağevi var, orda kalıyorum. Babam da burada, İstanbul'da.
Bir gece sabaha yakın, seher vakti filan işte, bir baktım Ahmed Ağa!
Allah Allah!...
O saatte, orada ne işi var Ahmed Ağa'nın?
Ben bayağı bir ürperdim, Ahmed Ağa'yı öyle âniden karşımda görünce.
Ben ürperince, birşey konuşmadı, şöyle bir gülümsedi gitti.
Sonra İstanbul'a dönünce babam bana:
-Neye ürperdin Hacı Ahmed Ağa'yı görünce?
Beni sormaya gelmiş imiş sana!
Sen korkunca tâ buraya geldi!... dedi.
Epey darılmıştı o gün babam bana.
Ondan sonra bir daha korkmadım amma, o gece ürpermiştim öyle işte!
Kaynak: Lâdikli Ahmed Ağa, Mustafa ÖZDAMAR Sh.:196-197
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder