3 Eylül 2010 Cuma

Amasya ile İlgili Genel Bİlgiler

Amasya Genel Görünüm















Karadeniz Bölgesi’nin orta bölümünde, Yeşilırmak nehrinin doğu-batı doğrultusunda ve bu nehrin iki kıyısında yer almaktadır. Amasya, kuzeyden Samsun, batıdan Çorum, doğu ve güneyden Yozgat, güneydoğu’dan Tokat illeri ile çevrilidir.
Yüzölçümü 5690 km2, denizden yüksekliği 392 m.dir. Nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 365.231'dir.
Şehrin asıl yerleşim ve gelişim alanı Yeşilırmak'ın güney kıyısındadır. Yeşilırmak tarafından ikiye ayrılan mahalleler nehir üzerindeki 7 köprü ile birbirine bağlanır. Dar bir vadide kurulmuş olmasından dolayı önemli bir şehirdir. Bu konumundan dolayı da kuruluşundan bu yana, her dönemde aynı yerde kalmıştır.
Yeşilırmak, Amasya ovasından çıkıp, Ferhat Boğazından geçtikten sonra âdeta saklı bir vadiye girmektedir. Amasya, vadi yamaçlarına doğru gelişmiştir, ancak elverişsiz konumu nedeniyle yamaçlardan fazla yükselmeye olanak bulunmamış, bu da şehrin Yeşilırrmak vadisi boyunca doğu-batı doğrultusunda uzunlamasına yayılma göstermesine neden olmuştur.
Yeşilırmak














Günümüzde şehir bir vadide saklı konumunu korumakta ve Anadolu’da "V" şekilli bir vadi tabanında kurulmuş tek büyük şehir olarak varlığını devam ettirmektedir. Yeşilırmağın kuzey kıyısında kale kalıntıları, kral mezarları ile Yeşilırmak arasında yerleşim alanı dar olduğundan, yerleşme ince bir şerit oluşturmaktadır.
İlin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Buğday ve arpa gibi tahılların yanı sıra şekerpancarı, tütün, kenevir, başta elma olmak üzere çeşitli sebze ve meyveler yetiştirilmektedir. Ayrıca küçük ölçüde mera hayvancılığı yapılır. 1950'lere kadar küçük sanayinin bulunduğu ilde hızlı bir gelişim sürecine girilmiştir. 1954'te kurulan Amasya Şeker Fabrikasını sonraki yıllarda tarım ürünlerini işleyen meyve suyu üreten fabrikalar izlemiştir.
Amasya'nın ismi İlk Çağlarda Grekçe olarak Amaseia sözcüğünden gelmiştir. Sonraki yıllarda Türkler bu ismi Amasya olarak değiştirmiştir. Tarihi çağlarda Amasya hakkında en iyi bilgileri coğrafyacı Strabon vermiştir. Strabon'a göre şehri Amazonlardan Amasis kurmuş, bu yüzden de Amaseia olarak tanınmıştır.
Pişmiş Toprak Gaga Ağızlı Testiler
















İlk kuruluş yeri günümüzdeki kalenin olduğu tepe olara kabul edilir. Amaseia’nın tam olarak nerede ve kimler tarafından kurulduğu hakkında kesin bir bulguya rastlanılmamakla birlikte, yapılan Arkeolojik araştırmalara göre; Amesia’nın tarihinin M.Ö.5500’lere kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Amaseia’dan günümüze ulaşan eser ise; Yeşilırmak’ın kuzeyindeki dağın eteklerinde bulunan Akrapolis ve büyük bir kısmı daha sonradan bir çok kez onarılan surlardır.
Bölgede Yapılan arkeolojik araştırmalar, Amasya'nın çok eski bir yerleşim merkezi olduğunu göstermektedir. Suluova çevresindeki kazılarda höyüklerden çıkarılan çanak, çömlek ve savaş aletleri, Neolitik ve Kalkolitik dönemlerde (M.Ö. 5500-3500) Amasya'nın bir yerleşim merkezi olduğunu ortaya koymaktadır. Tokat-Amasya sınırları yakınlarında yapılan kazılarda Bronz Çağına ait vazolar ele geçirilmiştir.
Anadolu'da M.Ö. 1900-1200 yılları arasında hüküm süren Hititler, MÖ.XIV.yüzyılın sonlarında buraya "hakmiş" ismini vermişlerdir. Bu yerleşim merkezi, Amasya'da kurulan şehir kültürünün de başlangıcı olmuştur. Hitit devleti MÖ.1200'lerde Friglerin akınları sonucunda yıkılmıştır. Anadolu'da, Amasya'yı da içine alan bir devlet kuran Friglerin egemenliği 500 yıl sürmüştür. Kısa bir süre için Amasya'ya hakim olan Kimmerler'in yerini (M.Ö. 650) Lidyalılar almış, Lidya'lılar ile Persler arasında yapılan savaştan (M.Ö. 585) sonra, Amasya Perslerin egemenliği altına girmiştir. Uzun bir süre Pers satrabı tarafından yönetilen Amasya daha sonra I. Mitridat tarafından kurulan Pers-Pontus devleti egemenliğine girmiştir.
Kral Kaya Mezarları
















Batıdan Anadolu'ya ilerleyen Romalılar, Kapadokyalılar ile Galatlar'ı birleştirip Pers-Pontus Krallığı üzerine sürdüler. Ancak VI. Mitridat zamanında durum değişmiş ve Romalılar M.Ö. 123'te bütün güçlerini geri çekmek zorunda kaldılar. Böylece "Mitridat Savaşları" olarak bilinen mücadelelerde Romalılar Anadolu'da en büyük yenilgilerini aldılar. Mitridat Romalıların saldırılarına daha fazla dayanamamış ve M.Ö. 70 yılında Roma Generali Lukullus Amasya'yı ele geçirmiştir. Amasya yaklaşık 400 yıl boyunca Roma egemenliğinde kalmıştır. Roma İmparatorluğunun M.S. 395'te ikiye bölünmesiyle, Amasya'nın yönetimi Doğu Roma'ya (Bizans)geçmiştir. Bundan sonra dini yönden beş patrikliğe bölünen Bizans (Doğu Roma) İmparatorluğunun, patriklik merkezlerinden biri de Amasya olmuştur.
Amasya, MS.VIII. yüzyıldan sonra Araplar ile Bizanslılar arasında sürekli olarak el değiştirmiştir. 1071 yılında Alparslan'a yenilen Bizans İmparatoru Romen Diogenes, tahttan indirildiğini Amasya'da öğrenmiştir. Bundan sonra da Alparslan'ın komutanlarından Danişmend Ahmed Gazi tarafından ele geçirilerek Selçuk yönetimine sokulmuştur (1075). Haçlı seferlerinin Amasya'ya yönelmesi üzerine Anadolu selçukluları ile kuvvetlerini birleştiren Danişmentliler Haçlıları Merzifon Ovasında yenilgiye uğratmışlardır. Bundan sonra Selçuklu hükümdarı Sultan Mesut, Danişmentli emirler arasında çıkan anlaşmazlıklardan yararlanarak 1143'te Amasya'yı onlardan almış ve Anadolu selçuklularının başkenti yapmıştır.1199 yılında ise Haçlı orduları Amasya'ya gelmiş ve şehirde büyük tahribatlar yapmışlardır. Bundan sonra Amasya'da babai İsyanları baş göstermiş, 1243'te Moğolların batıya doğru ilerlemeleri üzerine Kösedağ'da yapılan savaşı Selçuklular kaybetmiştir.
Sultan II.Beyazıt Cami















Moğolların Erzincan'a kadar ilerlemesi üzerine Amasya'da yapılan bir antlaşma sonunda Anadolu'nun yönetimi Moğollara geçmiş, Amasya valiliği de Emir Seyfettin Torumtay'a verilmiştir. Moğol İmparatorunun 1258'de ölümü üzerine, imparatorluk toprakları üzerinde dört büyük devlet kurulmuştur. Bu devletlerden İlhanlılar Anadolu'yu işgal etmiş, Amasya'daki hakimiyetleri de 1335'e kadar sürmüştür. Bundan sonraki 8 yıl boyunca Amasya çeşitli yerel beyliklerin egemenliği altında kalmıştır. İlhanlıların Anadolu Valisi Aladdin Eretna 1341'de bağımsızlığını ilan etmiş ve Eretna Devletini kurmuştur. Bu devletin sınırları içinde yer alan Amasya, daha sonra bir kaç defa el değiştirmiştir.
1360 yılında Amasya valisi olan Şadgeldi Paşa, Eretna'ya olan bağlılığını bozarak Amasya Beyliği'ni kurmuştur. Şadgeldi Paşa, kuvvetli rakibi Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin'i ortadan kaldırmak için 1382'de giriştiği Kazova Savaşı'nda ölmüştür. Bu savaştan sonra Kadı Burhaneddin Amasya toprakları üzerinde hak iddia etmeye başlamıştır. Bölgedeki diğer beyler de Amasya'yı ele geçirmek isteyince, Amasya Beyliğini yönetenler Osmanlı Devleti'nin himayesine girmeyi önermişlerdir.
Kapıağası Hüseyin Ağa Medresesi















Osmanlı Hükümdarı Sultan Murad bu öneriyi kabul etmiş ve Şehzadesi Yıldırım Bayezid'i Amasya'ya vali olarak göndermiştir. Böylece Amasya Beyliği, Osmanlı Devleti'nin bir eyaleti, Yıldırım Beyazıt da bu eyaletin ilk valisi olmuştur.
Sultan Murad'ın ölümü üzerine padişah olan Yıldırım Bayezid, Timur tehlikesine karşılık, oğlu Çelebi Mehmet'i Amasya Valisi yapmıştır. Yıldırım Beyazıt'ın 1402'de Timur'a yenilmesinden sonra Amasya'nın önde gelenleri Çelebi Mehmet'i tekrar şehre davet etmişlerdir. Çelebi Mehmet'in 1413'te Osmanlı hükümdarı olmasından sonra oğlu Şehzade Murat'ı Amasya'ya vali olarak atamıştır. Ankara valisi Yörgüç Paşa da devlet işlerini yürütmek için, Amasya'ya davet edilmiştir.
Şehzade II. Murat'ın padişah olmasından sonra, büyük şehzadesi Çelebi Ahmet Amasya'ya vali olarak atanmış(1435), ancak valiliği uzun sürmemiş, 1438'de ölünce yerine Şehzade Mehmet (Fatih Sultan Mehmet) vali olarak atanmıştır. Şehzade Mehmet aynı yıl Manisa'ya vali atanınca yerine de II. Murad'ın en büyük şehzadesi Alaeddin getirilmiştir. Fakat Alaeddin, kendisini çekemeyenler tarafından 18 yaşında boğdurulunca bu kez, II. Bayezid 1454 tarihinde Amasya'ya vali olmuştur.
İltekin Gazi Köprüsü















II. Bayezid döneminde Amasya tam bir bilim ve sanat merkezi haline gelmiştir. öyle ki şehirde, bir kadın şairin (Mihri Hatun) yetişmesine olanak tanıyacak bir kültür ortamı vardır. II. Bayezid, Fatih Sultan Mehmet'in ölümü üzerine Osmanlı Devleti'nin 8. padişahı olunca büyük oğlu Şehzade Ahmet Amasya'ya vali olmuş 1481 - 1512 yılları arasında bu şehirde valilik yapmıştır. Şehzade Ahmet edebiyata ve musıkiye düşkün olduğu için Şeyh Hamdullah gibi bir çok sanatçı Amasya'da toplanmıştır.
İranlıların Anadolu'da oluşturduğu tehlike karşısında, onlarla savaşmak yerine, babasının ölümü üzerine padişah olmak üzere Amasya'yı terk etmiştir. Oysa bu sırada Yavuz Sultan Selim Osmanlı tahtına geçmiştir. Bunun üzerine Şehzade Ahmet de Amasya'ya dönerek bağımsızlığını ilan etmiş, adına hutbe okutmuştur. Ardından 1513 yılında Amasya'dan ayrılarak, Yenişehir'de Sultan Selim ile savaşır ve yenilerek öldürülür. Yavuz Sultan Selim, Çaldıran zaferinden sonra 1515 yılının kışını Amasya'da geçirir. 1516 yılında da Mısır seferine çıkar. Fakat, ağabeyinin oğlu Murad ve taraftarları bu sırada Amasya ve bölgesinde Celali isyanlarını çıkarırlar. Bölgedeki huzursuzluklar yüzünden Rum eyaletinin merkezi Amasya'dan Sivas'a kaydırılır.

 















Kanuni Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzade Mustafa 1538'de Amasya'ya vali olmuş ve bu görevi 1553'e kadar yürütmüştür. Düzenlenen bir tertip sonucunda Konya'da öldürülmüştür. Bu duruma çok üzülen Amasya halkı ve ileri gelenleri Kanuni'ye gücenmişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman 1554 yılında Amasya'ya gelir ve 6 ay burada kalır. Amasyalılardaki bu üzüntüyü gidermek amacıyla bir yıllık vergiyi affeder, tımarlı sipahileri terhis eder. Bu arada da bir çok diplomatik faaliyetlerde bulunur, çeşitli ülkelerin elçilerini kabul eder.
1555 Haziran'ında şehirden ayrılır. Kanuni Sultan Süleyman'ın büyük oğlu Şehzade Bayezid Amasya'ya vali olarak atanır. Fakat babasıyla ters düşmesi ve kardeşiyle taht mücadelesine girmesi ve bu mücadeleyi kaybetmesi sonucu 1559'da İran'a kaçar. Bu olaydan sonra Amasya ve civarında bir çok isyan hareketi görülür. Bu hareketler Amasya'da hem maddi hem de manevi bir çok zarara yol açar. Ancak, 1919 yılına kadar Amasya'da bunlardan başka önemli bir olay olmamıştır.
Osmanlı Devletinin 30 Ekim 1918 tarihinde Mondoros Mütarekesini imzalaması üzerine itilaf devletleri Anadolu'yu paylaşmak üzere harekete geçmişler, İngilizler, Fransızlar ve İtalyan'lar çeşitli şehirleri işgal etmeye başlamışlardı.Mustafa Kemal Paşa 16 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarak, 12 Haziran 1919'da Amasya'ya gelmiştir. Amasya'yı daha güvenli bulduğundan Anadolu ve Trakya'daki birçok askeri ve mülki idarecilerle ilişkilerini yürütmüştür. 22 Haziran 1919'da yayınladığı Amasya Tamimi ile Milli Mücadelesi'nin ilk adımını atmıştır.
Hazeranlar Konağı















Amasya Cumhuriyetin ilanından sonra 20 Nisan 1924'te il olmuştur. Amasya'da ünlü tarihçiler de çıkmıştır. Bunların başında Strabon ile Aşık Paşazade gelmektedir.
Amasya, tarihi eser yönünden son derece zengin bir ildir. Bunların başında Sultan Beyazıt Cami ve Medresesi (1482-1486), Beyazıt Paşa Camisi (1914), Burmalı Minare Camisi (1237-1247), Gökmedrese Camisi (1266-1267), Sultan Mesut Türbesi, Halife Gazi Türbesi, Yürgüç Paşa Camisi, Bimarhane (Şifahane) (1308-1309), Torumtay Türbesi (1278), Yakup Paşa Medrese ve Tekkesi (Amasya Çilehanesi) (1413), Bülbül Hatun camisi (1310) ve Taş Han gelmektedir. Bu yapılar arasında Bimarhane İlhanlılar döneminde yapılmış olup, akıl hastalarının müzikle tedavi edildiği bir şifahanedir. Ayrıca Yeşilırmak üzerindeki Alçak Köprü Helenistik dönemden kalmıştır (MÖ.300-MS.20), bunun yanı sıra Meydan, Maydanos, Hükümet (Helkis) ve Kuş (Künç) köprüleri Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılmış köprülerdir. Amasya Kalesi, Merdivenli Kaya Tüneli, Kral Mezarları ve Aynalı Mağara, başta Hazeranlar Konağı olmak üzere Amasya evleri diğer önemli tarihi eserleri arasındadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder