Beykoz Kasrı, Beykoz, İstanbul
İstanbul ili Beykoz ilçesinde, tarihi Hünkâr İskelesi’nin güneyinde bulunan bu kasır Mısır Hıdivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından Sultan Abdülmecit için yaptırılmıştır. Kasrın mimarı Balyan ailesinden Nigogos ve Sarkis Balyan’dır. Kasrın yapımına 1855 yılında başlanmış, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu Sait Paşa tarafından on bir yıl sonra 1866 yılında tamamlanmış ve o sırada tahta geçen Sultan Abdülaziz’e armağan edilmiştir.İstanbul’u ziyaret eden Fransa İmparatoriçesi Eugenie şerefine Beykoz Çayırı’nda düzenlenen av partileri sırasında buraya bir pavyon eklenmiştir. Ancak bu pavyondan günümüze hiçbir iz gelememiştir. Bununla ilgili bilgiler eski fotoğraflardan edinilmektedir.
XX. Yüzyılın başlarına harap bir durumda gelen kasırda önce bir Darül Eytam, sonra Trahom Hastanesi açılmış, bir süre göçmenler burada iskân etmiş, daha sonra da ordu emrine verilmiştir. Sağlık Bakanlığı 1953 yılında bu kasrı onarmış ve klinik olarak kullanmıştır. 1963’te Beykoz Prevantoryumu olmuştur. Günümüzde Beykoz Çocuk Göğüs Hastalıkları Hastanesi olarak kullanılmaktadır.
Beykoz Kasrı Boğaziçi’nde yapılan ilk kâgir ve Neo-Klasik üslupta yapılan bir yapıdır. Cephe kaplamasında kullanılan taşlar İtalya’dan getirilmiş, bunların yanı sıra yer yer beyaz mermerlere de yer verilmiştir. Kare planlı olan yapı iki katlıdır. Katların ortasında sofa, bunun çevresinde de odalar bulunmaktadır. Katlar arasındaki yükseklik 8 m. yi bulmaktadır. Sofanın ortasında camekân ve fener kasrın üç katlı olarak algılanmasına neden olmaktadır. Odaların arasında beyzi planlı merdiven sofası, merdivenin karşısında da yine beyzi bir salon bulunmaktadır. Deniz ve kara tarafındaki cephelere dört kolon üzerine oturtulmuş dikdörtgen planlı geniş balkonlar eklenmiştir.
Kasrın ana girişi deniz tarafındadır. İç mekânlarda beyaz somaki mermerler kullanılmış, duvarlarına büyük boyda endam aynaları yerleştirilmiştir. Kasır gecelemek için düşünülmediğinden mutfak, hamam ve servis bölümlerine yer verilmemiştir. Çevresi teraslarla kuşatılmıştır. Bu nedenle de kasır kademeli bir piramit şeklinde gittikçe genişleyen bir teras kaide üzerine oturtulmuştur.
200 dönümlük bir arazi içerisinde bulunan kasrın bahçesinde manolya, çam ve ıhlamur ağaçlarından oluşan geniş bir koruluk vardır.
Bahçe içerisinde dar ve dolambaçlı bir yolla girilen yapay bir mağaraya kubbeli küçük iki oda yerleştirilmiştir. Bu tür yapay mağaralar XVIII. yüzyıl Avrupa bahçe mimarisinde sık sık kullanılmıştır. Bu odaların duvarları istiridye kabukları ile süslenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder