İstanbul ili Fatih ilçesi, Çarşamba Semtinde Manyasizâde ve İsmail Ağa caddelerinin kesiştiği noktada bulunan bu medreseyi Sultan I. Mahmut (1730–1754) döneminde Şeyhülislâm Esat Mehmet Efendi yaptırmıştır. Medrese yanındaki cami avlusundan köfeki taşından pencereleri olan bir duvarla ayrılmaktadır. Bu duvarın ortasındaki bir kapıdan Darülhadis’e girilmektedir. Bu kapının basık kemeri üzerindeki mermer kitabede de 1748 yılında yapıldığı yazılıdır.
Medrese dikdörtgen planlı olup, yine dikdörtgen planlı avlunun üç yönünü çeviren revakların arkasındaki hücrelerden meydana gelmiştir. Bu hücreler de aynı ölçüde olmayıp, güneydoğudaki avluya girişe yakın ucunda bulunan iki hücre dikdörtgen planlı tekne tonozlu olup, bu bölümün dershane olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Medresenin kuzeyindeki hücre dikdörtgen planlıdır ve doğrudan doğruya revaka açılmaktadır. Üzeri kubbe ve tonozla örtülüdür. Bunun dışında kalan diğer hücreler kare planlı ve pandantif kubbe ile örtülüdür. Hücrelerin içerisinde birer ocak ve dışa açılan pencereler bulunmaktadır. Bu pencerelerin üzerine tuğla dolgulu hafifletme kemerleri yerleştirilmiştir.
Medrese Osmanlı mimarisinde Klasik ve Barok mimari arasındaki geçiş döneminde yapılmış olmasına rağmen, klasik dönemin mimari üslubu daha etkindir. Yalnızca avlu kapısının kemerlerindeki rozet ve yan sövelerdeki motifler barok özellikleri yansıtmaktadır.
Kaynaklardan 1869 yılında işlerliğini koruyan medresenin 1914 yılında harap olduğu ve 1918 yılında Fatih yangınında zarar gören ailelere tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Medrese yanındaki İsmail Ağa Camisi ile birlikte 1952 yılında onarılmıştır. Bunun ardından 1979 yılında bir kez daha onarılmıştır. Günümüzde İsmail Sağa Camisi İlim ve Hizmet Vakfı tarafından kullanılmaktadır.
Medrese dikdörtgen planlı olup, yine dikdörtgen planlı avlunun üç yönünü çeviren revakların arkasındaki hücrelerden meydana gelmiştir. Bu hücreler de aynı ölçüde olmayıp, güneydoğudaki avluya girişe yakın ucunda bulunan iki hücre dikdörtgen planlı tekne tonozlu olup, bu bölümün dershane olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Medresenin kuzeyindeki hücre dikdörtgen planlıdır ve doğrudan doğruya revaka açılmaktadır. Üzeri kubbe ve tonozla örtülüdür. Bunun dışında kalan diğer hücreler kare planlı ve pandantif kubbe ile örtülüdür. Hücrelerin içerisinde birer ocak ve dışa açılan pencereler bulunmaktadır. Bu pencerelerin üzerine tuğla dolgulu hafifletme kemerleri yerleştirilmiştir.
Medrese Osmanlı mimarisinde Klasik ve Barok mimari arasındaki geçiş döneminde yapılmış olmasına rağmen, klasik dönemin mimari üslubu daha etkindir. Yalnızca avlu kapısının kemerlerindeki rozet ve yan sövelerdeki motifler barok özellikleri yansıtmaktadır.
Kaynaklardan 1869 yılında işlerliğini koruyan medresenin 1914 yılında harap olduğu ve 1918 yılında Fatih yangınında zarar gören ailelere tahsis edildiği anlaşılmaktadır. Medrese yanındaki İsmail Ağa Camisi ile birlikte 1952 yılında onarılmıştır. Bunun ardından 1979 yılında bir kez daha onarılmıştır. Günümüzde İsmail Sağa Camisi İlim ve Hizmet Vakfı tarafından kullanılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder