Adamın birisi Hz.Mevlânâ'ya;
-Sizden çok özel bir ricam var Efendim!
Öldüğüm zaman hiçbir şey incitmesin beni ne olur! diye naz ve niyazda bulunmuş.
Hz.Mevlâna bu adama şöyle söylemiş:
Hiç kimse, usta bir kemankeşe (okçuya, kavi mürşide) hizmet etmeden onun kirişini birden çekip kulağına getiremez!
Ve bunu başarmadan da takdir edilemez!
Harzem yayını kurabilmek için senelerce ufak yaylar üzerinde çalışmak lazımdır.
Ölüm yayında da temrin yayı, ibadet taat, hayırlı işler, malda ve canda cömertliktir.
Cömertliğe alışırsan ve bu yolda yürürsen, can alan melekler, yanına gelip canını istedikleri zaman, hiçbir sıkıntı ve zahmete katlanmadan onu verir.
Allah'ın emanetini Allah'dan esirgemezsin!
"Emânetleri ehline verin!" diyor Allah.
Bu emir doğrultusunda hareket edersen: "Mü'minlerin ruhunu kolayca alın!" Âyeti gereğince, hiçbir yerinde en ufak bir acı duymazsın.
Ama, eğer bu melekler, nefiste, malda cömertliğe alışmayan bir insandan canını almaya geldikleri zaman, hasislik ederek, onu gönül rızası ve zevkle teslim etmezse, işte o zaman da zorla ve zahmetle canını alırlar.
Eğer sen mü'minsen ve tatlı isen, ölümün de mü'min ve tatlı olur!
Eğer sen kâfirsen ve acı isen, ölümün de kafir ve acı olur!" (Eflâki, 1/1500)
Ölümün rengi kendi rengidir.
Ölüm âsûde bir bahardır rinde!
* İnsanlığın Pîri Hazreti Mevlânâ, Mustafa ÖZDAMAR, Sh.:308, 309.
"İnsanlığın Pîri Hazreti Mevlânâ" Kitap Kapağı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder