Kasım Halife, Konya'da medfun evliyâullah'tan ve velilerdendir.
Vakfiyesinde belirtildiğine göre O, "Din ve hakikat müntesibi, hakkın dili, halkın rehberi, salihlerin başta geleni, müttekilerin övüncü" olarak halkın gönlünde muhteşem bir taht kurmuştur.
Babasının adı Hayreddin, kendisinin ki ise Kasım'dır.
Yol olarak, Şeyh Alâeddin es-Semerkandî'ye mensuptur.
Uzun bir intisap ve tekmilden sonra O'nun "halife"si olma gibi yüce mertebeye erişmiştir.
Bunun için O, "Kasım Halife" diye anılmıştır.
Kasım Halife’nin Aladağ’daki vakfettiği yaylasında kişniş denilen kuş üzümü bol yetiştiği için, soyu sonradan “Kişnişçiler” lakabıyla anılmıştır.
Aile hâlâ devam etmektedir.
Ve Kişnişçi soyadını taşır.
Asırlar sonra, günümüz Konya'sında Kasım Halife'nin adını yaşatan eserlerin başında, Konya'nın meşhur mesireliği Meram'daki eski Yaka bağlarının yakınında bulunan cami gelmektedir.
Aradan geçen uzun yıllar içerisinde büyük değişikliklere uğrayan Cami, eski bir mezarlığın ortasında bulunmaktadır.
Önünden, Meram'ın eski çaylarının kollarından biri olan Şehir Irmağı geçmektedir.
Avluda, Selçuklulardan kaldığı anlaşılan mermer mezar sandukaları mevcuttur.
Yanında, Osmanlılar'ın muhtelif devirlerine ait şahsiyetlerin kabirleri görülmektedir.
Caminin yakınında bir de "zâviye"nin bulunduğunu vakfıyesinden öğreniyoruz.
Fakir, fukara, yardıma muhtaç ve kimsesizlerin ve dünya malına fazla ehemmiyet vermeyen tasavvuf ehlinin barınmasına yarayan zaviyeler, halkın ictimaî sıkıntılarının giderilmesine matuf hayır kurumlarıdır.
İşte Konya'da bu amaca yönelik zaviyelerden birisi de, Kasım Halife Zaviyesi idi.
Hazırlanan gayet zengin vakıf gelirleriyle, barınanlara hizmetin en iyisini vermeyi prensip edinen zâviyenin inşasında ve yaşatılmasında, halkın rızası vasıtasıyle Hakk'ın rızasını tahsil gayesi göz önünde tutulmuştur.
Böylesine yüce duygu ve düşüncelerle hizmete konulan zâviye, tarihi Meram Bağları'nın, bu havası güzel, suyu bol köşesinde yüzyıllar boyunca nice misafirlerini bağrına basmış, nice mü'minlerin kalbi dualarını almıştır.
Yüzyıllar boyunca devam eden bu hizmetin sahibi, idarecisi, aracısı ve görevlisi, öyle zannediyoruz ki Allah'ın cennetine ve cemaline vasil ve nail olmuşlardır.
Cami ve zâviyenin her türlü masraflarını karşılamak üzere gayet şümullü bir vakfiye hazırlatan Kasım Halife, caminin batısındaki iki taşlı bir göz değirmenini; Hacıp Kozağaç, Küçük Sungur namıyla bilinen tarlalarını; Halil Bey çiftliğinin yarısını; Tayfur Damı çiftliğinin tamamını; Hatursaray köylerinden olan Karahüyük, Üçkilise ve Yarımca köylerindeki dükkânlarını; Belviran'a bağlı Sarayacık Köyünde Kayaağzı denilen yerdeki tarlaların hepsini; Aladağ'daki yaylasını, Konya'da bulunan Kadı Mürsel Camii bitişiğindeki dükkânını bağışlamıştır.
Eline geçen bunca geniş imkânları, mal ve mülkü Hak rızası için halka saçan büyük hayır sahibi Kasım Halife'nin oğlu da babasının hizmet ışığının yanmasına gayret göstermiş, onun bu yönden de "Defter-i A'måli"nin kapanmamasını temin etmiştir.
Niketim, aynı zamanda Konya'nın kadılık makamında da bulunan bu cömert evladı, zamanında artan ihtiyaçları karşılamak ve daha çok sayıda muhtaçların faydalanmalarını sağlamak amacıyla babasının cami ve zaviyesine, Konya Şerafeddin Camii yakınındaki dahiliye ve hariciye'den meydana gelen geniş avlulu evini vakfetmiştir.
Ne güzel halef, ne güzel selef.
Allah hepsinden râzı ola...
Kasım Halife’nin vakfiyesine göre, vakıf mütevellisi, hayatta oldukça kendisi, vefatından sonra oğlan ve kız çocuklarının en salihi mütevelli olacaktır.
Fakat erkek evlat daima tercih edilecektir.
Mabedin imam ve hatibi kendi evlâdı arasından seçilecektir.
Mabedin geliri üçe taksim edilir, birisini mütevelli alır.
Diğer üçte ikisi cami ve zaviyenin masraflarına tahsis edilir.
Bundan yediyüz sene evvel önce gerçekleştirilen bu ilim, irfan ve hayır müesseseleri, Türk insanının yardımlaşmaya, dayanışmaya, birlik ve beraberliğe verdiği değerin âbideleşen örneklerinden biridir.
"Kim Allah rızası için bir mescid inşa ederse, Allah da ona Cennette bir köşk inşa eder" şeklindeki Sevgili Peygamberimiz'in müjdesine istinaden bu ve benzeri hayır, hasenat ve amel-i sâlih müesseselerinin bânisi olan kişilerin şimdi o muhteşem cennet köşklerinde cennet ehlinin ve Cemalullah'ın seyriyle meşgul ve meşbu olduklarına inanıyoruz.
Bu mutluluğa erenlerden birisi de Kasım Halifedir.
Kasım Halife Camii’nin kuzey ve batı tarafı tamamen kabristandır.
Cami bahçesine girişte mecvut Selçuklu tipi iki sandukanın başlarındaki kitabeler zamanla yok olmuştur.
Mabedin banîinin oğlu, Kadı Mehmet Efendi de burada metfundur.
Kadı Mehmet Efendi de, babasının yolundan ayrılmamış, Şerafeddin Camii civarındaki tam teşkilatlı bir evini, cami ve zaviyeye vakfetmiştir.
Hâlen Kasım Halife ve oğlu Mehmet Bey vakıfarının mütevellisi bulunan Eczacı Rüştü Kişnişçi Bey’den temin etmiş olduğumuz Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde mevcut, 1786 numaralı defterin 194 sahife ve 44. sırasında kayıtlı Kasım Halife’ye ait 933 tarihli vakfiyenin Arapça tercümesinden şunları öğreniyoruz:
Kasım Halife, önce fıkıh, tefsir, lügat ve âletle ilgili bütün kitaplarının adlarını sayarak ve bunları vakfettiğini bildirerek başlıyor vakfiyesine.
Kasım Halife Camii civarında çok geniş bir arazi.
Yeni Meram Yolu bu tarlaların üzerinden geçmiş.
Şimdiki Meram Karakolu, yanında bir zamanlar “Karides Restoran” olarak kulanılan bina ve arazisi ile bunların sağ ve solundaki yerlerin tamamı Kasım Halife Camii ve Zaviyesi’nin vakfıdır.
Yine, Hadim Aladağ-Hatunsaray ve Belviran’da geniş arazi ve meralar, zaviye bitişiğindeki değirmen, İğneciler çarşısında bir dükkân, yapılan vakıfar arasındadır.
Zaviye, değirmen ve arazilerin büyük bir bölümü yok olmuş.
Şimdi Şerafeddin Camii Kuzeydoğusunda ve Ali Efendi Muallimhanesi bitişiğindeki Kişnişçi Pasajı’nın bulunduğu yer, Kasım Halife’nin oğlu Kadı Mehmet Bey tarafından vakfedilmiştir.
Yukarıda bahsi geçen vakfiyeden anlaşıldığına göre, Kasım Halife’nin, 1527 yılından sonra vefat ettiği anlaşılmaktadır.
- Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 205, 206, 207.
- https://konyaninalimvehocalari.konyacami.com/kasim-halife/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder