Rifat Ağaoğlu bana:
Konya'da Topraklık Kur'an Kursu var, bilmem bilir misiniz?
-Bilirim, bir-iki yıl da kaldım orda vaktiyle.
-Öyle mi?
-Evet! İmam Hatib'de okuyorduk o zamanlar.
Bizim Mehmed Elma'yla Ahmed Elma da oradaydı o zaman.
-Haaaa, peki, siz İbrahim Hoca'yla İzzet Hoca'yı da tanımanız lâzım öyleyse?
-Elbette, tabii!
-Oooo!.. Tamam öyleyse...
İbrahim Hoca, İzzet Hoca'ya, Ahmed Ağa'nın çok büyük bir veli olduğundan söz etmiş bir gün...
İkisi de tanıyorlardı Ahmed Ağa'yı da...
İzzet Hoca, Ahmed Ağa'nın veliliği tarafından haberdar değilmiş daha o zaman pek.
İbrahim
Hoca, İzzet Hoca'ya, -Ahmed Ağa için- işte şöyle büyük veli, böyle
büyük veli diye sayıp dökerken... İzzet Hoca camdan dışarı bakıyormuş o
anda...
Derken bir de bakmış ki, Ahmed Ağa geliyor karşıdan.
Başında kasket, ağzında cigara, sırtında heybe, Ahmed Ağa geliyor...
Torunlarını görmeye... Mehmed'le Ahmed'i...
İzzet Hoca'nın tuhafına gitmiş tabii bu; "Kasket giyen ve cigara içen bir veli!
Olacak şey mi bu yani?" diye iç geçiren İzzet Hoca, İbrahim Hoca'ya:
-Bak bak, senin veli geliyor Hoca!..
Başında kasket, elinde sigara...
Neresi evliya bu adamın Allah aşkına ya hu Hoca? demiş.
İbrahim Hoca da kalkmış bakmış ki Ahmed Ağa geliyor hakikaten.
Aynen İzzet Hoca'nın dediği gibi...
İbrahim Hoca:
-Hoca, etme! Evliyanın hali zâhirle tartılmaz pek, biliyorsun sen bunu!..
-Eh!.. demiş, dudak bükmüş İzzet Hoca da...
Derken, az sonra Ahmed Ağa da gelmiş gayrı:
Selâmün Aleyküm-Aleyküm Selâm faslından sonra Ahmed Ağa'nın ilk söylediği şu olmuş İzzet Hoca'ya:
-Sizi teşvişe sokan şeylerin hiç birisi de evliyalığa mani haller değildir Hoca!
Yormayın gönülcağazınızı teşvişle (vesvese)! deyince, ikisi de donmuş kalmışlar.
Kaynak: Lâdikli Ahmed Ağa, Mustafa ÖZDAMAR Sh.: 140, 141
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder