Kilitbahirli Kaşıkçı Dede'nin himmetine şahit olan sonraki yılların büyük velisi Konya Ladik'ten Ahmed Ağa hadiseyi şu şekilde anlatıyor:
15 Temmuz 1915, sıcak bir yaz günü.
Bir taraftan düşmanın ateşi, öte yandan güneşin harı kavurur yarımadayı.
Mehmetçiğin en büyük ihtiyacı sudur.
O günlerde cepheye yeni sevk edilen bir bölük asker, Bigalı köyüne doğru yola çıkarılır.
Askerlerimize susuzluğun harareti tam çökmek üzeredir ki, yolun sol tarafında çeşme başında sakallı bir dede onlara şöyle seslenir:
-Gelin evlatlarım soğuk su vereyim, gelin doldurun mataralarınızı.
O tarafa doğru koşarlar.
Geri kalıp susuz kalmamak için aralarında gizli bir yarış başlar.
Bir de bakarlar ki çeşme akmıyor.
Bu çeşme halen mevcuttur.
Kışın aktığı halde Haziran gelince suyu kesilir.
Dedenin elinde bir toprak testi vardır.
Ama o da taş çatlasa 10-15 litre suyu ancak alır.
Hiç 300-400 kişiye ufacık testinin suyu yeter mi?
Kaşıkçı Dede:
-Acele etmeyin yavrularım, için kana kana, doldurun mataralarınızı, der.
Lâdikli Ahmed Efendi hiç acele etmez ve hep en sonu bekler.
Anlaşılan haberdardır bazı şeylerden.
Nihayet herkes matarasını doldurur; ama testide hâlâ su bitmez!
O da uzatır matarasını, içer kana kana suyunu.
Hâlâ toprak testide su vardır.
Ahmed Ağa dayanamaz ve;
-Dede, senin adın ne? diye sorar. O da:
-Bana Kaşıkçı Dede derler evladım, Kilitbahir köyünde otururum.
Evladım cephede yaralanırsan matarandaki bu sudan döküver yarana; Biiznillah şifa bulursun, der.
Ahmed, bu sözü unutmaz ve matarasındaki suyu da bitirmez, saklar.
Bir müddet sonra arkadaşları ile beraber yaralanır ve aklına su gelir.
Suyu kendi ve arkadaşlarının yaralarına döker; şifa bulurlar.
Çok geçmez bir daha yaralanır.
Ama bu defaki yarası hem daha ağırdır hem de mataradaki su bitmiştir.
Eceabat'taki vapur hastaneye getirilir.
Biraz iyileşince hava değişimine gönderilmek istenir.
O. cepheye gitmek ister.
Soğanlıdere'deki asker ağabeyini duygularla ziyaret etmek üzere bir günlük izin alır.
Ağabeyinin şehit olduğunu öğrenir.
İçinde fırtınalar kopar ve o dönerken Kilitbahir köyüne uğrar.
Kaşıkçı Dede'yi sorar birkaç kişiye:
-Burada öyle biri yok, derler.
Bir başkası ise:
-Yüzlerce yıl evvel yaşamış bir evliyanın kabri var.
Biz ona Kaşıkçı Dede deriz, der.
O mübarek Allah dostunun kabrini gösterirler.
Hep beraber dua ederler.
Bu arada Lâdikli Ahmed meseleyi gönlünde çözer.
Artık testiyi de anlar, suyu da.
Not: Kaşıkçı Dede, yıllar önce vefat eden ve Kilitbahir'de defnedilen bir Allah dostudur.
Bu zatın kabri, Çanakkale ili Ecabat ilçesi Kilitbahir Köyü'nün girişinin sağındadır.
- Lâdikli Âşık Ahmed Hüdâî, Ahmet Elma, 2011, 5.Baskı, S.113, 114.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder