Menderes'in Sağlık Bakanı Lütfi Kırdar ölmüştü.
O zamanlarda da Mevlidhanlik meşhurdu.
Lütfi Kırdar vefat edince, çocukları o zamanın meşhur Mevlidhanlanından Nureddin Yeşilçam'a gitmişler.
Bu zat öyle bir dua ederdi ki, tam Kur'an'ın sevmediği tarzda, parlak cümleler, şiirler falan.
Dua edenin boynu bükük olur halbuki.
Neyse bunlar gitmiş, demişler ki;
-Efendim, babamıza bir hatim okutmak istiyoruz.
Demiş ki;
-Birinci sınıf hatim mi olsun, ikinci sınıf hatim mi?
Biz bunu gazetelerde okuduk.
Nasuhi Hocamızın da o gün dersi var, soracağız.
Arkadaşlar:
-Akşit, sen sor, seni seviyor, dediler.
Ders yapıldı, dersten çıkınca, ben hemen çantasını elime aldım.
Otobüse kadar götürüyorum hocamızı.
"Cozel evladım" derdi; "güzel" diyemezdi, Erzurumlu ya..
"Ehlek" der, "ahlak" diyemez; Erzurum dili..
Elini öptüm:
-Hocam, böyle böyle olmuş.
Hatimin birinci sınıfı, ikinci sınıfı mı olur?
Suyu çıktı bu işin.
Biz arkadaşlarla size söyleme kararı aldık.
Halk sizi çok seviyor.
Mevlidi yasaklayın, dedim.
Durdu durdu bu.
Kulakları kızardı.
Kızdığı belli oldu.
Ben "Aferin lan" diyecek zannediyordum.
"Defol, defol" diye bağırdı.
Neye uğradığımı bilemedim.
"Allah kelimesini bir duyuyorlar.
Salavat getiriyorlar.
Bana ne okuyanın sahtekârlığından?
Vatandaş bir "Allah" kelimesi duyuyor.
Bunu da mı yasaklatacaksın bana, defol.
* Hak Dostlarından Hatıralar, Mahmut Bıyıklı, Mavi Yayıncılık, 2008, s.141, 142.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder