Amasya’da, ne hikmettir bilinmez, sanki evliyanın sırrı ölümünden sonra açığa çıkar. Sağlığında müftülük görevi yanısıra öğrencilere ders veren Hacı Ömer Efendi, vefatıyla yokluğunu hisseden talebelerinin eksik kalmış eğitimlerini kabri başında vermeye devam eder. Şeyh Hamza Hazretlerinin Kurtboğan lakabını ahirete göçüşünden sonra alması gibi, Hacı Ömer Efendi de Dersi Tamam lakabını Hakk’ın rahmetine kavuşmasıyla alır.
Bu menkıbenin benzerinin Kastamonu eviyalarından Müfessir Alaeddin Hazretleri hakkında da anlatıldığını burada not edelim. Kaynaklarda Hicri 665-747 yılları arasında yaşamış olduğu kaydedilen evliyanın türbesi Kastamonu şehir merkezinde Püre Mahallesindedir. Menkıbeye göre bir öğrencisine Kur’an-ı Kerim dersi verirken tamamlayamadan vefat etmiştir. Rüyasına girdiği öğrenciye her gece kabrine gelmesini söyler. Bunun üzerine öğrenci her gece evliyanın kabrine gider. Evliya da yarım kalan dersini tamamlatıp öğrenciye Kur’an-ı Kerim’i öğretir.
Osmanlının talihsiz dönemlerinden Amasya da nasibini almıştır. Mamurun harabiye dönüştüğü zamanlarda, insanların “vaktiyle burada bir evliya türbesi vardı” bile diyemediği üstü açık ve dört duvardan ibaret yıkıntılardan, uzun araştırmalar sonunda Hacı Ömer Efendi’nin kabrinin yeri tesbit edilir ve yapı tamir ettirilir. Kunç Köprünün yakınlarında yer alan türbe daha sonraları yine tahribata maruz kalarak viraneye dönüşse de, bu gün, insanların yanından geçerken ancak fark edebileceği bir kabre kavuşur.
Hüseyin Hüsameddin Amasya Tarihi adlı eserini kaleme alırken, kabrin keşfi ile ilgili hatırasını şu şekilde kaleme alır. “Kuş Köprü başında, Dersi Tamam efendi ile Burmalı Minare tekkeleri karşısındaki mezarlık içinde, ağacın dibinde medfun bulunan zatın mezar taşı olduğu halde, kitabeleri bulunamadığından, isimlerinin ne olduğu anlaşılamamıştı. Bunların kim olduklarını araştırmak ve künhüne vakıf olmak için, yaşlı kimselerden malümat sorduğum sırada, önce Dersi Tamam Efendi’yi, sonra da Hıfzızade Osman Faik Efendi’yi ve ağacın dibinde medfun bulunan şahsı rüyamda gördüm. Kendilerinin kim olduklarını öğrenmem için, Amasya Mahkemesi’nin sicillerini incelememi ve Osman Faik Efendi’nin kendi kütüphanesinde bir eserinin olduğunu, bunu bulup mütalaa etmemi söylediler. Bunun üzerine her iki hususu da gidip araştırdım ve söylediklerinin doğruluğunu aynen gördüm.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder