Mehmet Paşa Camii haziresinde yer alan kabirlerden biri de 1533’te vefat etmiş olan Seydi Halife’ye aittir. Onun 1485’lerde gelişiyle birlikte Habib Karamani’yi mürşid olarak seçmiş olduğu ve şeyhinin vefatından sonra yaklaşık otuz beş yıl tekkenin başında bulunduğu anlaşılıyor. Şeyh Habîb-i Karamânî hazretlerinin Amasya'ya geldiği ve halkı irşada başlamış olduğu sıralarda talebeleri arasında Ali isimli biri vardır ki, bağlılığı ve muhabbeti sebebiyle kısa zamanda tasavvufun yüksek derecelerine ulaşmakla kalmaz aynı zamanda şeyhin halifeleri arasında ön sıralara çıkar.
Hocasının vefatından (1495) sonra onun yerine geçip insanlara hak ve hakikati anlatan Seydi Halife’nin yaşadığı sofiyane hayat tarzı onu keramet ehli bir Hakk aşığı haline getirir. Etrafındakilere timsal teşkil eden yaşayışı, gündüzleri oruç tutmak, geceleri devamlı ibadet etmekle ve neticede nefsin istemediklerini yaparak onu terbiye etmekle haram ve şüpheli durumlardan kaçınan bir yaşayış tarzıdır. Onun vefatı, sevgiliye kavuşma anıdır. Ruhu bedenini terk edeceği esnada, adeta bir sabırsızlık gösterir. Sanki dünya hayatı bir zindandır ve o özgürlüğüne kavuşacaktır. İnsanların vefatı ile kendisini kabristana çalgı aletleri ile adeta raks ederek götürmelerini isteyen Seyyid Burhaneddin’i hatırlatan bir hali vardır. Son nefes anında dahi aklı başındadır ve soranlara gördüklerini anlatırken çehresinden hiç eksilmemiş olan manevi alemin nuru parıldamaktadır.
Cezbenin gücü ile ruhunu teslim eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder