Hikaye güya hoca Nasrettin'in çocukluğunda geçmiş nasrettin'in dul annesi ince eğirip sıkı sardığı ipleri oğluna verir götürüp pazarda uygun fiyata satarak geçimlerini temin etmesini istermiş nasrettin yumakları pazara götürür saatlerce elinde gezdirir hatta bazı zamanlar satamadan geri getirirmiş nasrettin'in saflığından istifade etmek isteyen bazı uyanıklar aralarında anlaşıp yok ipin kötü eğrilmiş yok gevşek sarılmış vs diyerek sözlerini yandaşlarına tasdik ettirip malı ucuza kapatmaya dadanmışlar nasrettin eve gelip de annesinden azar işitmeye başlayınca aldatıldığının farkına varır ancak iş işten geçmiş olurmuş bir iki derken nasrettin bu işe içerlemiş ve pazar çetesine bir oyun oynamayı planlamaya başlamış.
Bir kurban bayramı ertesi olsa gerek Nasrettin bir deve kellesi ele geçirip annesinin iplerini ona sarmış tabii yumak hem büyük hem de ağır olmuş pazara vardığında ber mutad aynı madrabaz müşteriler etrafını çevirmişler ancak ne var ki yumak pek öyle ucuza kapatılacak gibi değil evirip çevirdikten sonra fiyatını sormuşlar nasrettin o güne dek kendi hakkından ne kadar çaldılarsa hepsini toplayıp uygun fiyatı söylemiş o sırada içlerinden biri güya fiyatı kırmak için alaylı alaylı söylenmiş
-Nasrettin, yumak oldukça büyük pek de ağır içinde taş olmasın soruyu yok devenin başı diye cevaplar nasrettin alaylı alaylı...
Pazarlık biter ve nasrettin parasını alıp güle oynaya evin yolunu tutar ertesi gün yumağın içinden gerçekten deve başı çıktığını gören uyanıklar. nasrettin'i tutup doğru kadının huzuruna götürürler kadı sorar
-Yumağın hileli imiş niye hileli mal sattın?
Nasrettin itiraz eder :
-Zinhar Kadı Efendi, bunlar bana sordular içinde taş mı var? diye. Ben de yok devenin başı dedim buna rağmen onlar yine de satın aldılar. Bunda benim ne kabahatim ve hilem olabilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder