Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen Oğuz boylarından Kayı Boyu'nun reisidir. Kayı aşireti Ertuğrul Gazi'nin komutasında Söğüt bölgesine yerleşmiştir. Ertuğrul Gazi'nin Söğüt'e yerleşmelerinin akabinde gerek kahramanlıkları ve gerekse boylarının gelişip saygınlaşması cihan imparatorluğunun müjdelerini vermeye başlamıştı.
Ertuğrul Gazi bir gece ulemâdan bir zâta misafir oldu. Ertuğrul Gazi, sohbet sırasında, yüksekçe bir yerde duran kitabı göstererek ne olduğunu sordu.
Ev sahibi, "Bu kitap Allâhü Teâlâ'nın Rasûlüne indirdiği Kur'an-ı Kerim'dir." cevabını verdi. Ev sahibi uyumak için kendi odasına gittiğinde Ertuğrul Gazi, mushafın bulunduğu odada bu kutsal kitaba karşı hürmet ve tazimle sabaha kadar ayakta durdu.
Sabaha doğru bir ara dayanamayıp uyukladığında bir rüya gördü. Rüyasında gâibden bir ses ona şöyle hitap ediyordu.
"Sen benim kelamıma hürmet ve ta'zimde bulundun, ben de senin evladına asırlarca daim olacak bir ulu devlet ihsan edeceğim. "
Bak, A Oğul!
Beni kır, şeyh Edebali'yi kırma.
O bizim boyumuzun ışığıdır.
Terazisi dirhem şaşmaz.
Bana karşı gel, ona karşı gelme.
Bana karşı gelirsen üzülür. İncinirim.
O'na karşı gelirsen, gözlerim sana bakmaz olur.
Baksa da görmez olur.
Sözümüz Edebâli için değil senceğiz içindir.
Bu dediklerimi vasiyetim say.
Ertuğrul Gâzî
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder