13 Mayıs 2010 Perşembe

Amasra’da Hasırcılık

















Hasırcılık 18. yy.dan bu yana Amasra’da devam eden bir sanat dalı. Vitrinleri, tezgahları yıllardır süsler. Yolu buradan geçenler tarafından başka bölgelere, hatta yurt dışına çıkarılmıştır. Osmanlı döneminde de adını örücülükle duyuran Amasra’da şapka ve patik denilen terlikler üretiliyordu. 1930′lu yıllarda yöre insanına iş sağlamak amacıyla Zonguldak ve Bartın halk Evi eğitim bölümleri arasına hasır örücülüğü de alınınca, hasırcılığın altın çağı başlamış oldu. Sepet ve çantalar, masa ve sandalyeler, kaşıklıktan paspasa kadar pek çok eşya

hasırdan yapılır olmaya başladı.

Hasır işlerinin ana maddesini mısır oluşturur. Kollar sıvanıp, yapılmaya başlanırsa gizemini gösterir. İşçiliği en sabırlı insanları bile çileden çıkaracak kadar zordur. Ustalar ellerine, oradan yüreklerine varan bir sükunet gösterirler. Küçücük yaşlarda hasırla tanışan ustalar yıllar içersinde hasırı düğümlemekten renkleri atlamadan devam ettirmeye kadar pek çok yetenek kazanırlar.

Amasra’ya ait ürünler arasındaki, “Hasır Kutu”nun ünü ulusal sınırların dışına taşmıştır. Günümüzde özel düğüm teknikleri kullanılarak yapılan bu kutulardan bulmak zorlaşmıştır. Üreticiler bir hafta içersinde bir takım koltuk, bir masa ve bir sehpa örüp müşterisine teslim etmeyi “Hasır kutu”ya tercih etmektedirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder