Allahü Teâlâ'nın Velî kullarına hürmet edip edepli olanlar çok olduğu gibi, onlara karşı gelip, büyüklüklerini inkâr edenler de çıkmıştır.
Ahmed Satîha Hazretleri zamanında da, haddini bilmez bir kimse, kendisine o zâtınkine benzeyen bir külâh alıp; "Ben de onun gibi olabilirim" düşüncesiyle, kibirli bir şekilde gidiyordu.
Her şeyin, cübbe ve külâh giymekle hallolacağını zanneden bu kimse, hizmetçinin yardımıyla ata binerken birden hayvandan düştü ve boynu kırıldı.
Hatâsını anlayıp, acılar içinde kıvranırken:
-Beni Ahmed Satîha Hazretleri'nin yanına götürün, diye inlemeye başladı.
Bunu alıp Ahmed Satîha Hazretleri'nin yanına götürdüler.
O kimsenin bu hâlini gören Ahmed Satîha, kerâmet olarak o kimsenin durumunu anladı ve tebessüm edip:
-Öyle yapmakla bize zahmet verdin ve boynun kırıldı.
Allahü Teâlâ'ya tövbe et, boynun düzelir, dedi.
O kimse, tövbe ve istiğfâr etti.
Ahmed Satîha da duâ ederek, bir miktar zeytinyağına ağız suyundan kattı ve o kimseyi getirenlere vererek:
-Bununla hastanın boynunu ovun, buyurdu.
Yağlayıp ovdular ve Allahü Teâlâ'nın izni ile boynu iyileşti.
Bu kimse, o eski düşünce ve hâllerinden vazgeçti.
Gördüğü bu açık kerâmet ile, o zâtın büyüklüğünü anlayıp, huzûruna gitti ve hizmetine girdi.
Ölünceye kadar da, Ahmed Satîha Hazretleri'nin sohbet ve hizmetinden ayrılmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder