28 Şubat 2025 Cuma

Meçhul Misafir

Lâdikli Ahmed Ağa'nın torunu Ahmet Elma anlatıyor:

Bir gün akşama doğru bizim eve, kızıl bir atın üzerinde esrarengiz bir misafir çıkageldi. 
İhtiyar olmasına rağmen çok genç görünen çevik, kıvrak bir zattı. 
Atının eğerleri ve her türlü malzemesi vardı. 
Zannettim ki Osmanlı erkânından bir kişi gelmişti. 
'Bu zamanda böyle bir atlı olur mu? diye hayret ettim. 
Ninem bize:
-Allahü a'lem bu Hızır olabilir. 
Gidin bir bakın. 
Bana da bir haber getirin, dedi.

Biz de misafirin atını hemen ahıra çekerek önüne saman ve yem döktük. 
At o kadar alımlı ve güzeldi ki sırtını sıvazlamadan edemedik. 
Ondan sonra misafirin girdiği odaya koştuk. 
Birimiz pencerenin birisine, diğerimiz pencerenin ötekine geçtik
Gizliden gizliye gözetlemeye başladık. 
Gelen zâtla dedem pencerenin önünde birbirlerine çok yakın oturmuşlardı. 
Gelen kişi dedeme, Hazreti Ali Efendi'mizden bahsediyordu. 
Akşam ezanı okundu okunacaktı. 
Misafir kalkmak için müsaade istedi. 
Odadan ayrıldı. 
Dedem, akşam vakti misafiri pek bırakmaz, mutlaka alıkoyardı.
Ama bu atlıya itiraz etmedi.
Adam bizden gelerek atını istedi, biz de hemen getirdik. 
Koşar gibi yürüyordu.

Atına bindi, evin kapısından çıktı. 
Çıkışıyla kayboluşu bir oldu. 
Hemen arkasından koştuk; ama nafile, bir daha göremedik. 
Biz esasen ufak olduğumuzdan 'Bu atlıya diğer çocuklar nasıl bakacaklar, ne diyecekler acaba? diye merak ediyorduk. 
Caminin önüne kadar koştuysak da, yine de misafiri görmek mümkün olmadı.
Birden gözden kayboldu.

     Kaynak: 

  • Lâdikli Âşık Ahmed Hüdâî, Ahmet Elma, 2011, 5.Baskı, S.80.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder