5 Ağustos 2025 Salı

Firâsetsiz, dussuz, ne düşünün?

Hacı Veyiszâde'nin küçük oğlu Veyis Kurucu anlatıyor:

Bir gün çok sıkıntılıyım. 
Bir taraftan boyuna maç yapar, top oynar, haylazlık ederiz. 
Bir taraftan da, biz abim gibi okumadık da, ne yapacaz diye rızık endişesi, gelecek kaygısı çekeriz.
Artık her ne sebebleyse hanıma da accık can sıkmışım o günlerde... 
Öyle sıkıntılı sıkıntılı düşünüp duruyorum ama, kimseye de açmıyorum sıkıntımı. 
Derken babam, beni şöyle bir tenhada yakalayınca: 
Firâsetsiz, dussuz, ne düşünün? 
Cenab-ı Hak kullarını yaratmadan kaç bin sene evvel rızıklarını yarattı! 
Ben senin rızkına kefilim! 
Sen sebebini işle, gerisi gelir Allah'ın izn ü keremiyle... 
Ne düşünün para için filân! dedi bana.

Hakikaten de öyle oldu. 
Ne vasiyet aldım, ne zekât, kimse benim müezzinlikten aldığım maaşla geçindiğime inanmazdı: 
-Hadi canım sen de, senin başka gelirin vardır! derlerdi. 

Halbuki o zamanlar başka bir gelirim filân da yoğudu ama, bereket işte! 
Allah'ın lütfu...

Öyle olunca, tabi çok müteessir oldum, utandım filân dirken bişiy daha söğledi babam... 
Ben accık hanıma da can sıkmışım ya? 
Halbuki ne anneme ne babama söğlemedim filan amma, halimi okuyarak: 
-Kadın kısmı, eğer kemiğine benzer! 
Düzeltiyim dirsen kırılır! 
Onu öğle idare edecen! 
Gelmiş geçmiş... 
Üzerinde düşünüp durmanın faydası yok!

Ben hiç seslenmeden dinliyorum tabi babamı. 
En sonra dedi ki: 
-Bak, samimi söylüyorum, bir gün ikindi namazı cemaatı geçir, bir milyon sarı lira kaybet, ona o kadar üzülmem! 
Yeter gaari!

"Ne işin var sahada" demek istedi.
Demezdi, nerden gelin diye.

Daha ben ömrümde cemaatsız namaz kılmadım.
Sahaya da gitsek, orda da arkadaşlarla cemaat olur kılardık amma, o gün cemaat olmamışız demek ki...

* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.425, 426.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder