Amasya’da sivil mimari örneklerinin çok azı restore edilmiştir. Bunun dışında kalan bakımı ve onarımı yapılmayan evlerin ömürlerinin az olduğu bilinmektedir.Bunun için de koruma amaçlı imar planlarının yapılması, evlerin bakım ve onarımını Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, İl Özel İdaresi ve konu ile ilgili Mimarlar Odaları üstlenmelidir.
Amasya evlerinin Türk sivil mimarisinde önemli bir yeri vardır ve yalnızca sit alanı ilan etmekle, onarım yapılmadan kamulaştırılması ile de bir çözüme gidilmeyeceği açıktır.
Amasya’nın mimari yapısını Selçuklu ve Osmanlı ağırlıklı yapılar oluşturmaktadır. Buradaki evlerin plan ve cephe anlayışı Kastamonu, Safranbolu, Bursa, Edirne gibi illerdeki evlerle benzerlikleri bulunmaktadır. Ayrıca eski Osmanlı toprakları olan Filibe, Mostar, Petric, Arvatalan gibi Balkan kentlerinde de bunlara benzer örneklerle karşılaşılmaktadır.
Amasya evleri çoğunlukla iki katlı, çatılı, cumbalı, bazen sokak boyunca çıkmalı, üçlü pencere sistemli evlerdir. Bu evler vadinin güney yamacı boyunca arazi meyline uyum sağlayarak yayılmışlardır. Bazıları da Yeşilırmak kıyısında uzanan surlar üzerinde yan yana dizilmiş ve çıkmaları ile de ilginç bir görünüm ortaya koymuşlardır. Ancak, Amasya’daki 1915 yangını evlerin bir kısmının yanmasına ve Amasya’nın mimari dokusunun zarar görmesine neden olmuştur. Bunun ardından 1939 Erzincan depremi, zaman zaman Yeşilırmak’ın taşması bu yok oluşu hızlandırmıştır.
XX.yüzyılın ikinci yarısında bütün Türkiye’de görüldüğü gibi modern şehircilik akımının olumsuz etkileri de eski Amasya evlerinin yok olmasına neden olmuştur.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Amasya’nın en az etkilenen yeri Hatuniye Mahallesi, Sofular Mahallesi, Köprü Sokağı ile Yalıboyu olmuştur. Buradaki Hazeranlar Konağı Ziya Paşa’nın Amasya Mutasarrıflığı zamanında Defterdarlık görevi yapan Hasan Talat Efendi tarafından yaptırılmış, yakın tarihlerde de Kültür Bakanlığı’nca restore edilerek Müze konumuna getirilmiştir.
Amasya evleri çoğunlukla yan yana, bitişik nizamda yapılmış olup, haremlik ve selamlık olmak üzere düzenlenmiştir. Bodrum katları üzerinde bir veya iki katlı olan bu evlerin şahnişleri, üç yöne açık pencereleri ve cumbaları ile dikkat çeken bir görünümdedirler. Bu evlerin çoğu avlulu ve bahçeli olup, genellikle bu bahçeler harem ve selamlık arasında yer almakta, ocaklar ve su kuyuları da burada bulunmaktadır.
Evlerin ikinci katları cumbalıdır. Burada simetrik bir plan düzenine önem verilmiştir. Roma surları üzerine yapılan evlerde ise desteklerle evlerin ikinci katları Yeşilırmak’a doğru taşırılmış ve böylece daha geniş bir mekan elde edilmiştir.
Amasya evlerinde taş temeller üzerine kerpiç ve hımış yapı teknikleri uygulanmıştır. Evlerin içerisinde bağımsız bir yıkanma yerine (gusülhane) rastlanmamakta, bunun için odalarda yüklüklerde bu gereksinim giderilmektedir. Evlerin içerisine ocak, şerbetlik (çiçeklik), dolap, raf ve sedirler mutlak surette yerleştirilmiştir. Amasya evlerinin ikinci katlarındaki odalarda daha fazla pencereye yer verilmiş ve bu pencereler mimaride giyotin pencere denilen şekilde üçlü gruplar halinde düzenlenmiştir. Bunların önlerine de ahşap kafesler yerleştirilmiştir.
Evlerin mimari düzeninde merkezi sofalar ve bunlara açılan odalar önceliklidir.Plan tiplerinde katlar arasında farklılıklar dikkati çekmektedir. Bu nedenle aynı plan tarzı katlarda uygulanmamıştır. Örneğin sofalar bazen ortada, bazen köşede yer alır ve evi boydan boya ikiye ayırır. Evlerin içleri ahşap, ahşap üzerine yapılmış kalem işleri, alçı ve madeni bezemelerle süslenmiştir. Özellikle tavanlar, kapılar, dolap kapakları, pencere kafesleri, merdiven korkulukları, konsollar ve saçak silmelerinde yaygın biçimde ahşap süsleme uygulanmıştır.
Amasya evlerinin üzerlerini örten çatı kırma ve beşik çatı olmak üzere iki ayrı grupta toplanmıştır. Bunlarda kırma çatı evin her yüzüne doğru inen, yüzeyleri olan çatı tipidir. Beşik çatı ise daha çok beşik örtüsü biçiminde olup, iki yüzeylidir. Bunların üzerleri oluklu alaturka kiremitlerle örtülüdür.
Amasya’da evlerinin dışında XX.yüzyılda yapılmış taş ve tuğla yapılara da rastlanmaktadır. Özellikle bunlar Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan Kamu kuruluşu binalarıdır. Ulusal Türk mimarisinin örneklerinden olan bu yapılar da korunması gereken eserler arasındadır.
Amasya evlerinden günümüze gelebilen ve en iyi korunmuş evler arasında; Hazeranlar Konağı, Hacı İlyas Evi, Sofular Mahallesi’ndeki evler, Yörgüç Paşa Konağı, Yalıboyu’ndaki evler bulunmaktadır. Bu arada Amasya’da Hatuniye Mahallesi’ndeki bazı evler 1968’de restore edilerek pansiyon olarak kullanılmaktadır.
Amasya’nın mimari yapısını Selçuklu ve Osmanlı ağırlıklı yapılar oluşturmaktadır. Buradaki evlerin plan ve cephe anlayışı Kastamonu, Safranbolu, Bursa, Edirne gibi illerdeki evlerle benzerlikleri bulunmaktadır. Ayrıca eski Osmanlı toprakları olan Filibe, Mostar, Petric, Arvatalan gibi Balkan kentlerinde de bunlara benzer örneklerle karşılaşılmaktadır.
Amasya evleri çoğunlukla iki katlı, çatılı, cumbalı, bazen sokak boyunca çıkmalı, üçlü pencere sistemli evlerdir. Bu evler vadinin güney yamacı boyunca arazi meyline uyum sağlayarak yayılmışlardır. Bazıları da Yeşilırmak kıyısında uzanan surlar üzerinde yan yana dizilmiş ve çıkmaları ile de ilginç bir görünüm ortaya koymuşlardır. Ancak, Amasya’daki 1915 yangını evlerin bir kısmının yanmasına ve Amasya’nın mimari dokusunun zarar görmesine neden olmuştur. Bunun ardından 1939 Erzincan depremi, zaman zaman Yeşilırmak’ın taşması bu yok oluşu hızlandırmıştır.
XX.yüzyılın ikinci yarısında bütün Türkiye’de görüldüğü gibi modern şehircilik akımının olumsuz etkileri de eski Amasya evlerinin yok olmasına neden olmuştur.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Amasya’nın en az etkilenen yeri Hatuniye Mahallesi, Sofular Mahallesi, Köprü Sokağı ile Yalıboyu olmuştur. Buradaki Hazeranlar Konağı Ziya Paşa’nın Amasya Mutasarrıflığı zamanında Defterdarlık görevi yapan Hasan Talat Efendi tarafından yaptırılmış, yakın tarihlerde de Kültür Bakanlığı’nca restore edilerek Müze konumuna getirilmiştir.
Amasya evleri çoğunlukla yan yana, bitişik nizamda yapılmış olup, haremlik ve selamlık olmak üzere düzenlenmiştir. Bodrum katları üzerinde bir veya iki katlı olan bu evlerin şahnişleri, üç yöne açık pencereleri ve cumbaları ile dikkat çeken bir görünümdedirler. Bu evlerin çoğu avlulu ve bahçeli olup, genellikle bu bahçeler harem ve selamlık arasında yer almakta, ocaklar ve su kuyuları da burada bulunmaktadır.
Evlerin ikinci katları cumbalıdır. Burada simetrik bir plan düzenine önem verilmiştir. Roma surları üzerine yapılan evlerde ise desteklerle evlerin ikinci katları Yeşilırmak’a doğru taşırılmış ve böylece daha geniş bir mekan elde edilmiştir.
Amasya evlerinde taş temeller üzerine kerpiç ve hımış yapı teknikleri uygulanmıştır. Evlerin içerisinde bağımsız bir yıkanma yerine (gusülhane) rastlanmamakta, bunun için odalarda yüklüklerde bu gereksinim giderilmektedir. Evlerin içerisine ocak, şerbetlik (çiçeklik), dolap, raf ve sedirler mutlak surette yerleştirilmiştir. Amasya evlerinin ikinci katlarındaki odalarda daha fazla pencereye yer verilmiş ve bu pencereler mimaride giyotin pencere denilen şekilde üçlü gruplar halinde düzenlenmiştir. Bunların önlerine de ahşap kafesler yerleştirilmiştir.
Evlerin mimari düzeninde merkezi sofalar ve bunlara açılan odalar önceliklidir.Plan tiplerinde katlar arasında farklılıklar dikkati çekmektedir. Bu nedenle aynı plan tarzı katlarda uygulanmamıştır. Örneğin sofalar bazen ortada, bazen köşede yer alır ve evi boydan boya ikiye ayırır. Evlerin içleri ahşap, ahşap üzerine yapılmış kalem işleri, alçı ve madeni bezemelerle süslenmiştir. Özellikle tavanlar, kapılar, dolap kapakları, pencere kafesleri, merdiven korkulukları, konsollar ve saçak silmelerinde yaygın biçimde ahşap süsleme uygulanmıştır.
Amasya evlerinin üzerlerini örten çatı kırma ve beşik çatı olmak üzere iki ayrı grupta toplanmıştır. Bunlarda kırma çatı evin her yüzüne doğru inen, yüzeyleri olan çatı tipidir. Beşik çatı ise daha çok beşik örtüsü biçiminde olup, iki yüzeylidir. Bunların üzerleri oluklu alaturka kiremitlerle örtülüdür.
Amasya’da evlerinin dışında XX.yüzyılda yapılmış taş ve tuğla yapılara da rastlanmaktadır. Özellikle bunlar Cumhuriyetin ilanından sonra yapılan Kamu kuruluşu binalarıdır. Ulusal Türk mimarisinin örneklerinden olan bu yapılar da korunması gereken eserler arasındadır.
Amasya evlerinden günümüze gelebilen ve en iyi korunmuş evler arasında; Hazeranlar Konağı, Hacı İlyas Evi, Sofular Mahallesi’ndeki evler, Yörgüç Paşa Konağı, Yalıboyu’ndaki evler bulunmaktadır. Bu arada Amasya’da Hatuniye Mahallesi’ndeki bazı evler 1968’de restore edilerek pansiyon olarak kullanılmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder