28 Kasım 2022 Pazartesi

Şimdi gideer, kapatma emrini gönderir o herif, göreceksin!

Fazilet ve hamiyetlerine pâyan yoktu, Konya'nın güzel insanlarının. 
Gece demiyor, gündüz demiyor, boyuna insaniyete İslâmiyet taşıyacak güzel insan yetiştirmeye uğraşıyorlardı.
"İslâh-ı Medâris" yüz güldürüyordu. 
Müderrisler dirayetli, talebeler gayretliydi.

O günlerde, devrin tek hâkimi, astığı astık kestiği kestik Zeval Paşa (?) Konya'ya gelmişti. 
Gezip gördüğü, incelediği yerler arasında "Islâh-ı Medâris-i İslâmiyye" de vardı.
Zeval Paşa'ya, "Islâh-ı Medâris"i, genç Müderris Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi gezdirmişti.
Paşa, bu inceleme esnasında, dershanelere de girerek talebelere birbirinden zor sorular yöneltmiş, talebeler de hiç teklemeden çok güzel cevaplar vermişti.
Paşa ve beraberindeki heyetin gidişinden sonra, Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi, "Islâh-ı Medâris" Rek- törü Ziya Efendi'ye:
-Talebe-i ulûm evlâtlarımızı bir görmeliydiniz Hocam, dedi.

Ziya Efendi, hafif huzursuz ve derin bir endişe içinde Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi'yi dinliyordu.
-Ne oldu, neler oldu, diye sordu. 
Hacı Veyiszâde:
-Aman Hocam, neler olmadı ki?
Soru yağmuruna tutuldular, fakat çok güzel, çok isâbetli cevaplar verdiler, deyince, Ziya Efendi:
-Eyvah Mustafa, eyvah!.. 
Keşke tutuk, pörsük gözükseler de iyi cevap vermeselerdi!
Hacı Veyiszâde, hayretini gizleyemedi:
-Niye hocaaam!?!
Ziya Efendi:
-Şimdi gideer, kapatma emrini gönderir o herif, göreceksin!.. dedi.

Hacı Veyiszâde, Ziya Efendi'nin yüzündeki derin endişeyi işte o anda çözebilmişti.
Gerçekten de bir süre sonra, "Islâh-ı Medâris-i İslâmiyye" resmen kapatılmış ve dinle dünyayı bütünleştiren İslâmiyet çerçeveli eğitim ve öğretimin her türlüsü yasaklanmıştı.

Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi, o günlerde:
-Medreseleri kapatanların kapıları kapansın! 
Medreseleri kapatanların kapıları kapansın!... diye çok yanıp tutuşmuştu. 
Artık ne kadar süreceği bilinmeyen bir fetret devri başlamıştı ama, bu yangın içinde çook çocuk okutmuştu Hacı Veyiszâdeler.
İkinci câhiliye devri, güzel insanlara nefes aldırmıyordu. 
Meydanlar darağaçlarıyla doluydu. 
Din ve dünya bütünlüğünü savunan, gizli saklı çocuk okutanların kimisi ipe gidiyor, idam ediliyor, kimisi de hapiste nezârette işkence görüyordu.

31 Mart Vak'ası, Arnavutluk İsyanı, Trablusgarb Harbi, Yemen, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı, İşgal Yılları, Milli Mücâdele, İmparatorluğun sonu, Hilafetin ilgası, Cumhuriyet, devrimleer devrimleer devrimler derken yıllar yılları kovalayıp gitmişti.

Zor yıllardı o yıllar... 
Zor ve şer yılları... 
Akıp geçmiş, yakıp geçmişti.

* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1992, s.49, 50, 51.

2 yorum: