4 Nisan 2025 Cuma

Benim haccımın sevabı ile senin hicretinin sevabını değişelim.

Vaktiyle Osmanlılar zamanında Bulgaristan'a yerleştirilen aileler, yıllar sonra komünizmin zulmünden dolayı eski memleketlerine göç etmek zorunda kalmışlar. 
İşte bu göçmenlerden bir aile de gelip, bize komşu olmuşlar.

Bu aileler Bulgaristan'dan Türkiye'ye, gelinceye kadar çok çile çekmişler, hastalanmışlar, hatta yolda vefat edenleri bile olmuş. 
Yerleştikleri yerlerde komşuları tarafından bu göçmen ailelere kucak açılmış, komşuluk neyi gerektiriyorsa onlar yapılmış.
Bizim göçmen ailenin büyüğü olan Hasan Ağa, dedemin odasında sohbetlere katılmış. 
Her halükarda Bulgaristan'dan buraya nasıl hicret ettiklerini, nelerle karşılaştıklarını, ne sıkıntılar çektiklerini, bu yüzden hacca da gidemediklerini ve buna ne kadar üzüldüklerini devamlı anlatır dururlarmış. 
Teselli babından dedem:
-Hasan Ağa! 
Şu zamanda kolay değil hacca gidip gelmek, elbette çok zahmetli. 
İstersen benim haccımın sevabı ile senin hicretinin sevabını değişelim. 
Kardeşim, hem senin yaptığın hicretin sevabı hac kadar faziletli, diyerek Hasan Ağa'nın gönlünü almış, onu sevindirmiştir.

Bir zaman sonra, Hasan Ağa vefat etmiş. 
Dedem, hacdan getirdiği, zemzem suyu ile yıkamış ve sandığında saklamakta olduğu kendi kefenini Hasan Ağa'ya vermiştir.

     Kaynak: 

  • Lâdikli Âşık Ahmed Hüdâî, Ahmet Elma, 2011, 5.Baskı, S.91.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder