Operatör Doktor Ahmet Said Bey anlatıyor:
Hacı Veyiszâde Hoca'yı ameliyat ettikten bir zaman sonra da, hanımı Meryem valideyi ameliyat ettim ben.
Meryem valideye de önce evde baktım:
-Hocam, ben valideyi hastaneye alıyım da iyice bir tetkik edelim, ondan sonra halledelim! dedim.
Hastaneye aldım, tetkik ettim.
Ameliyat olması lâzım.
Fakat Hoca ortalıkta yok.
Arkadaşlar da diyorlar ki:
-Yaav, Hocayı arasan da, acele ameliyat etsen... filân diyorlar.
Ben:
-Durun bakalım! filân dedim.
Sonra baktım, Hoca çıktı geldi:
-Aman Hocam, biz de sizi bekliyorduk.
Valideyi ameliyat edeceğiz! dedim.
-Ahmet, etmesek olmaz mı? dedi.
Ben de:
-Hocam, vâlide öbür tarafa gidiyor da, acaba bu tarafa geri çevirebilir miyiz diye ameliyat edecez! dedim.
-Anladım Ahmet, sus sus sus! dedi.
Sonra hastanın odasına vardık.
Meryem validenin durumu ağır, dalgın yatıyor:
-Meryem! Meryem! Meryem! dedi.
Üçüncü "Meryem"'de bir gözünü açtı:
-Ahmet oğlum seni ameliyat edecek, ol! ol! dedi, bitti.
Sonra kıbleye yöneldi, bir dua etti ve:
-Ben camiye gidiyorum! dedi gitti.
Başkaları olsa bir dünya adam diker hastanenin içine dışına.
Hoca hiç öyle yapmadı.
Hastaya talimatını, bize müsaadeyi verdi, bir de dua ederek sahibine havale etti gitti.
* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.459,460.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder