13 Şubat 2010 Cumartesi

Dr.Hikmet Aydın, Erbakan'dan hellallik istemiş !

Çanakkale Eski Milletvekili Dr. Hikmet Aydın zamanında yaptığı hatadan dolayı Erbakan'dan hellallik istemiş! İşte ayrıntılar...

Çanakkale eski milletvekili Dr.Hikmet Aydın…

1997 yılında, Refah-Yol iktidarının DYP kanadından istifa edip, ANAP’ a katılan ve o güzel hükümetin yıkılması için en önde giden fesatçılara çığır açmış kişi.

Eski defterleri karıştırsak, giderken neler neler söylemişti, bulsak, okusak. O günlerde bu yaptığı rezalet derecesindeki hatayı görüp saçını başını yolmuş olan bizler, yeniden kalan üç beş saç telimizi de koparırız herhalde…

İtirafları var, biraz uzunca ama bir iki cümle ile özetlemeye çalışalım:

“Bizler köyden gelip kötü yola düşürülen günahsız genç kızların durumuna düşürüldük…”


“28 Şubat sürecinde parti değiştiren vekiller içinde, kimin hangi maddi menfaatler karşılığında bu işi yaptıklarını çok iyi biliyorum. Kimlerin hangi ihaleleri almak için neler yaptıklarını biliyorum. Batık bankanın sahibi görüntüsü altındaki şahsiyet o günlerde Meclis'teydi. .. O batık bankanın sahibi (o zaman batık değildi) nasıl ve kimlere para dağıttı biliyorum…”

“ANAP'a geçmek, benim için büyük zül olmuştur. Dünyada hayatımın en büyük zülüdür ANAP'a geçmek, bazı hırsızların içinde olmak!..”

“Ben, Refahyol'un yıkılmasına ön ayak oldum. DYP'den ANAP'a ilk geçen ben oldum. Bundan dolayı, Erbakan Hoca'dan helallik istedim. O günlerdeki D-8 oluşumu, siyonizmi rahatsız etmişti. Bunun D-20'ye, D-40'a çıkmasından endişe duydular. Havuz sistemi, daha az borçlanmayı mümkün kılan, hazineyi ferahlatan bir uygulamaydı. Türkiye'nin gittikçe daha fazla borçlanmasından, daha fazla bağımlı olmasından nemalanan Siyonist sistem ve onun iç uzantıları buna tepki gösterdi.”

“Türk Silahlı Kuvvetlerinde iç çatışma olmasını isteyen derin bir sivil yapı var... Buradaki yapı, faizci düzenin bu ülkeyi içten çökerten, malını mülkünü yok eden, bankalarını batıran, kaynaklarını hortumlayan ve hortumlatan sivil unsurlardır."

“O gün bunu görebilseydim; Refahyol Hükümetinin yıkılmasına ön ayak olmak yerine, tankları beklerdim. Tankları beklemek; bir yanlışın önünde direnç göstermek insanı şerefli kılar. Bir milletvekilinin yemini, bu oluşan şartlar karşısında tankların önünde durmayı gerektirirdi. “

“28 Şubat süreci, Türkiye'yi finans kapitalin kucağına itti. Bugünlerde Türkiye finans kapitalin kucağından alınmak isteniyorsa, bu tür kapışmalar, tartışmalar, olaylar olacaktır. Türkiye'nin finans kapitalin kucağından alınmasına direnç vardır. Derin iktisadi çevreler buna direnç gösteriyorlar. Nasıl oluyor da, ekonomi eksi büyüme durumuna geçerken, üretim kriz varken nasıl oluyor da bankalar, kârlarını katlayabiliyorlar! .. Bunların üzerinde düşünmek lazım."

Sayın Aydın yeni uyanmış. Vakit Gazetesi yazarlarından Sayın Serdar Arseven’e içini dökmüş. Eh bu da kendi namına bir kazanç sayılabilir ama, biz de birkaç cümle söylemeye hak kazandık sanırım:

Sayın Aydın! Neden Milletvekili adayı olmuştunuz ve seçildiniz?

Ülke meselelerini iyi öğrenmiş, çözüm yollarını iyi bilen bir kişi miydiniz? Yoksa, hatır gönül hesabına, ya da şan şöhret için mi adaylığa soyunmuştunuz? Dilim varmıyor ama işin ucunda servet hesapları da var mıydı?

Dürüst cevap verin, ülke dertlerini ve çözüm yollarını bilmediğinizi kendiniz o günkü hareketlerinizle ve bugünkü itiraflarınızla ortaya koymuş bulunuyorsunuz. Hatta o kadar bilgisizdiniz ki, köyden şehre gelmiş cahil genç kızlar gibiydiniz. Kandırılarak ırzına geçilmeye müsait cehalette… O zaman neden aday oldunuz? Sizin gibiler neden adaylığa soyunur? Halen de öyle değil midir? Dürüst, bilgili, tecrübeli kişilerin seçilmesi için uğraşacağınıza, milleti felakete götürecek cehaletinize aldırmadan neden öne geçmeye kalktınız?

Sayın Erbakan’dan helallik dilemişsiniz. Güzel… Sizin cehaletiniz yüzünden ülkenin ve Milletin uğradığı ve halen de katlanarak büyüyen zarar ve yıkımların hesabını kim verecek? Sayın Erbakan’ın helalliği bunları kapatabilir mi? Banka vurguncusu kişilerden aldığınız her neyse, yarın Allah’ın huzuruna vardığınızda, bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Bu hortumcular sizin de itiraf ettiğiniz gibi, o gün Meclis’te zehir zıkkım dağıttılar ve ülkenin kurtuluşu için başlatılan büyük hamlelerin önünü kestiler. Sonra, sayın Erbakan’ın liderliğindeki o hareketi kapatıp parçaladılar. Sonra da Ortadoğu’yu kana bulayıp milyonlarca Müslüman’ı kestiler. İsrail’in önünü açmak için BOP lar icat ederek Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na “eşbaşkanlık “ verdiler. Bu günkü sıkıntı, yıkıntı ve katliamların başlangıcında sizin başını çektiğiniz o büyük hataların olduğunu siz söylüyorsunuz ve doğrudur. Peki bunların hesabını önce bu millete, sonra mazlumlara ve daha sonra da Allah’a nasıl vereceksiniz?
Erbakan’dan aldığınız helallik bütün bu veballerinizi yok etmeye yetecek mi? Bu sebep olduğunuz yıkımların tamiri için, kıymetini yeni anladığınız o kadro gene gece gündüz çalışıyor. Peki siz neredesiniz? Milletvekilliğ inden kalan ödeneğinizi alıp köşenizde keyfinize keyif mi katıyorsunuz? Neden kolları sıvayıp da o kadrolara destek olmuyorsunuz? Mesela Çanakkale gibi manevi kıymeti çok yüksek olan bir ilimizde neden siz sahaya çıkıp da gayret edenler arasında yoksunuz? Yoksa hala anlamadınız mı?

O zaman bu itiraflarınızın anlamı ne oluyor?

Yoksa bir yerlerden teklif mi bekliyorsunuz? Bu yangın devam ederken, koşturup söndürmeye çalışmak için teklif mi beklenir? Sadece konuşuyorsunuz! Yaptığınız hataları tamir için neden sahaya inmezsiniz? Benim çalışmama gerek yok diyorsanız, bence siz hala hiç bir şey anlamamışınız. Hala genç cahil köylü kızlığı vasfınız devam ediyor.

Dost acı söylermiş…

Ekrem Şama

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder