15 Ağustos 2024 Perşembe

Oğlum, bu helâlı şu haramla kirletme!

Hacı Veyiszâde Dâr-i Bekâ edince hatırası bulunan Konyalılardan biri onu anlatıyordu, Aziziye Çarşısı'nda bir dükkânda:
-Kendilerini yedi yaşımdan beri tanırdım. 
Hiç bir gün aşık yüzle gördüğümü hatırlamıyorum. 
Ne nurlu bir yüzü vardı...
Her karşılışmamızda, o ipek gibi ellerine sarılır, öper, hayır duasını alırdım.
Orta yaş şaşkınlığında, deli devre hovardalık ettiğim günlerde karşılaştığımız vakit: 
Yan gayışlarını gırdın mı gine? diye takılır, dua ederdi.

Böyük insandı merhum, tam bir İslâm adamıydı. 
Peygamberimizin emir ve yolundan bir milimlik bir çıkışı, manevi bir intihar sayacak kadar ulaşılmaz bir bağlılığı vardı.
Gine deli devre günlerimdi. 
Elini öpmek, duasını almak isteyordum amma, yanına kitmeye yüzüm yoktu. 
Oğlu Mehmed Efendi'nin tükkânına kittim. 
Hoş beş, felân feşten soğna: 
-Memedim, Hocamın düasına mohtacım, amma huzuruna kidecek yüzüm yok! 
Bu ağşam benim yerime elini öpsen ve düasını reca ettiğimi söylesen çok memnoon olurum, tidim

Hafız Mehmed Efendi bana bir çay söğledi, fakat çay kelmeden mübâreğin kendisi geldi. 
Tabi hemen ayağa kalkıştık, ellerine sarıldık, öptük filân dirken, bir iki şuradan buradan konuştuktan soğna:
-İhvanım, dedi bana.
Hep böğle derdi merhom.
-İhvanım, ruhaniyetimiz bir elhamdülillah. 
Amma cismaniyetin de hakkını vermek lazım, dedi, çıktı kitti.

Merhomun hâli başkaydı canım.. 
Rabbim şefaatına nail itsin, sen deli devre günlerim didim de aklıma geldi. 
Rabbim affitsin, herkezin öğle deli devre günneri oluyor gari.. 
Benim o zamanlar çook berbat günlerimdi. 
Ne şaşkınlıksa, kittim, Türbenin öğündeki kanepelerden birine oturdum, içiyorum. 
Meze de var gari.
-N'azaman oluyor bu?
-Ağşamdan, aman ağşam dimişsim, yassıdan sonra filân işte geçmiş gün.. 
Dirken biri yaklaştı yanıma. 
Şöğle alaca bulaca bi garanlık var ortalıkta. 
Sakallı, eli bastonlu biri yaklaştı. 
Eğildi, mezeden lokmacık aldı: 
-Oğlum, bu helâlı şu haramla kirletme! 
Çoluğunu çocuğunu bekletip üzme! 
Kendini de böğle harab etme! 

Böğle tidi, sonra da sırtımı tapışladı kitti.

-Sonra...Şöğle bi silkindim, irkildim!. 
Şöğle dikkatlice bi baktıydım?... 
Hacı Veyiszâde!..
Sonrası kittim eline ayağına kapandım, düasını aldım. 
Tövbe o tövbe.. 
Ondan sonra bi daha Rabbime hesapsız şükürler olsun, ağızıma damlasını almadım.
Hoca böğle insandı. 
Şerrin içinden hayıra çekiyordu insanı, merhametiyle, mülâyemetiyle.

* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.177, 178, 179.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder