Huneyn bin İshak, 809 tarihinde Fırat kıyısında, eski bir ticaret ve hükümet merkezi olan Bağdat'a 90 km uzaklıkta bulunan Hire'de doğdu.
İbad kabilesindendi.
Babası eczacıydı.
Babasının laboratuvarındaki çanak ve aletler onda ilme karşı büyük bir ilgi uyandırdı.
Bir yolunu bulup Bağdat'a ilim öğrenmeye gitti.
Arzusu doktor olmaktı.
Daha 15 yaşındayken bütün gayretiyle, merakıyla Yahya bin Maseveyh'in derslerini dinlemeye başladı.
Fakat ardı arkası kesilmeyen sorular soran birisi oluşu, hocası tarafından kovulması neticesini verdi.
Ama bu kovulma onu yıldırmak şöyle dursun, ilme olan merakını daha da kamçıladı.
O artık önceden beğenip takdir ettiği hocası Yahya bin Maseveyh gibi değil, şimdi beğenmediği Yahya bin Maseveyh gibi meşhur bir doktor olmak istiyordu.
Bu maksatla genç Huneyn, Rum diyarına (Anadolu'ya) seyahate çıktı.
Çok iyi Yunanca öğrendi.
Kısa zamanda eski doktorların eserlerini asıllarından okuyup anlayabilecek seviyeye geldi.
Basra'da da Arapçasını mükemmelleştirdi.
Öte yandan, Farsça öğrendi.
Aramiceyi ise daha çocukluğundayken biliyordu.
Huneyn, iki sene sonra tekrar Bağdat'a döndü.
İlmi üstünlüğünü kısa zamanda herkese kabul ettirdi.
En yetkili doktorlar bile ona "Üstadım" demeye başladı.
Önceden onu huzurundan kovan hocası Yahya bin Maseveyh bile onun bir tercümesini gördüğü zaman hayretlere düştü:
"Allah'ın ilhamı olmaksızın kimse böylesine mükemmel bir tercüme yapamaz.
Eğer beni arkadaş kabul ederse, kendimi bahtiyar sayacağım" dedi.
Huneyn, o sıralar daha 17 yaşlarındaydı.
Bağdat'ta Tıp dersleri vermeye başladı.
Hocası Maseveyh de onun derslerini dinleyenler arasındaydı.
Hocasına hoca olmuştu.
Fakat Huneyn, bununla iktifa etmiyor, durmadan çalışıyordu.
Huneyn'i asıl şöhrete kavuşturan, Yunanca'dan yaptığı tercümeler oldu.
Musa'nın üç oğluyla birlikte birçok eski eserleri Arapça'ya çevirdi.
Daha sonra Halife Me'mun'un kütüphanesine (bir nevi akademi) müdür yapıldı.
Oğlu ve yeğeninin de yardımlarıyla tercüme faaliyetlerini genişletti.
Daha sonra da Halife Mütevekkil'in özel doktorluğuna yükseldi.
Yunanlılarda göz doktorluğu gelişmemişti.
Bu ilmin temellerini atanlar, geliştirenler Müslümanlar oldu.
Tamamen İslâm keşif ve icadı olan bu ilim dalında ilk eseri verme şerefi de Huneyn bin İshak'a aittir.
Bu sahada ciddi eserler kaleme alan Ali bin İsa bile çalışmalarında, Huneyn'i esas almıştır.
İlim tarihçileri, Huneyn'in bu eserinin göz doktorluğu alanında yazılan ilk eser olduğunu belirttiler.
Avrupa'da Joannitlus ismiyle maruf Huneyn bin İshak, özellikle Tıp alanında yazdığı "Göz Hakkında 10 Risale" adlı eseriyle 18. yüzyılın sonuna kadar, göz doktorluğunun temelini teşkil etmiştir.
- Bilime Yön Veren İslam Alimleri, 1996, 1.Cild, S.354, 356.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder