Büyükler, "İnsan" kelimesi, "nisyan" kelimesinden müştaktır" derler.
Beşer; şaşar, Şaşan; şaşırtır.
Şaşırma; şüphe, vehim ve tereddütle başlar.
Zanla beslenir.
İnkârla azarak tuğyan eder.
İşte, büyük Şeyh Mehmed Kudsi Efendi'nin etrafını büyük bir sevgi ve saygı hâlesi ile çeviren bunca muhib ve müridin yanısıra, arada bir az da olsa tereddüde düşüp şaşıranlar da çıkıyordu.
Ona inanıp, bel bağlama konusunda tereddüde düşenlerden bir gurup, bir gün kendi aralarında bir araya gelerek, bu konuyu uzun uzadıya tartışırlar.
Bunun için Şeyh'i, bazı müridanı ile birlikte ziyafete davet ederler.
Ama yemekleri helâl ve meşru yiyeceklerden değil de, haram ve gayr-i meşru yiyeceklerden hazırlayıp pişirirler.
Davete icabetin önemini bilen Mehmed Kudsî Efendi Hazretleri sofrayı görünce, Mevlâ'nın lütfettiği iz'ân ve irfân ile duruma vakıf olur ve yemekten el çekerek, vazgeçer.
Her bakımdan Efendilerini örnek alan müridanı da aynı şekilde davranarak, yemeğe el uzatmazlar.
Davet sahibi şüpheciler yemek için çok ısrar ederler.
Bu durum karşısında meselenin iç yüzünü açıklamanın gereğine inanan Mehmed Kudsi Efendi, yemeklerin mahiyetini bilen ve bilmeyene bir bir anlatır.
Bu açıklamaları işiten davetçiler, oldukları yerde donar kalır; bir tek kelimeye bile kadir olamazlar.
Bütün yaptıklarına son derecede pişman ve nådim olurlar.
Hemen orada Şeyh Hazretleri'nin el ve eteğine kapanarak kendisinden özür dilerler.
Bu yücelik karşısında gönüllerindeki bütün vehim, şüphe ve su-i zândan kurtularak, O'nun has müritleri arasına dahil olup, kurtulurlar.
Hazret-i Mevlânâ'nın tabiriyle câhilin aynada göremediğini, ârif kişilerin tuğlada görebildiğinin en güzel örneklerinden biri olan bu keramet hali gibi daha nicelerinin, Çavuşlular ve Seydişehirliler, zaman zaman sadırlardan satırlara geçmesine vesile olurlar.
- Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 237.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder