8 Haziran 2010 Salı

Galata Mevlevihanesi (Kulekapısı Mevlevihanesi), Beyoğlu, İstanbul

 Galata Mevlevihanesi (Kulekapısı Mevlevihanesi), Beyoğlu, İstanbul
Galata Mevlevihanesi Beyoğlu’nda Tünel tarafında Galip Dede Caddesi’nin başında bulunan bir mevlevihanedir.
Orijinal adı Kulekapı Mevlevihanesi olan Galata Mevlevihanesi, İstanbul’un fethinden sonra 1491 yılında Osmanlı’nın yeni başkentinde kurulan ikinci mevlevi tekkesidir. Theophile Gautier, Enmondo de Amicis gibi meşhur Batılı İstanbul gezginlerinin “Beyoğlu Mevlevihanesi”, “Kulekapı Mevlevihanesi” olarak sözünü ettiği mevlevihanenin bulunduğu yerde daha önce Bizans’ın St. Theodore Manastırı vardı.

Ağaçlarla kaplı bu ıssız yeri, Sultan II. Bayezid bostancıbaşılık ve beylerbeylik yapan İskender Paşa’ya verir, o da burada bir av çiftliği kurar. Mevlâna’nın torunlarından Sema-i Mehmet Dede, paşadan arazisinin bir bölümünü mevlevi dergâhı yapmak için ister. İskender Paşa da bu dileği kabul eder ve 1491′de Galata Mevlevihanesi’nin yapımına başlanır. Galata Mevlevihanesi, kuruluşundan kısa bir süre sonra halveti zaviyesine dönüşür; 17. yüzyıl başlarında Kasımpaşa Mevlevihanesi’nin kurucusu Sırrı Abdi Dede’nin çabalarıyla yeniden mevlevihane haline getirilir.

Girişte sol tarafta bulunan küçük mezarlıkta Şeyh Galip ve Nayi Osman Dede’nin mezarları bulunur.
Mevlevihane 27 Aralık 1975 tarihinde halkın ziyaretine açılmıştır. Divan Edebiyatı Müzesi olarak kullanılmaktadır. Her ayın ikinci ve son Cuma günleri düzenlenen sema gösterileri ile geçmişle günümüz arasındaki bağı devam ettirir.

İstanbul Mevlevihaneleri arasında günümüze en iyi biçimde ulaşan Galata Mevlevihanesi Beyoğlu’ndan Yüksekkaldırım’a inen Galip Dede Caddesi’nin hemen başındadır.Theophile Gautier, Edmondo de Amicis gibi İstanbul’a gelen batılı gezginlerin Beyoğlu Mevlevihanesi, Kulekapısı Mevlevihanesi diye sözünü ettiği Mevlevihane’nin bulunduğu yerde Bizans’ın St.Theodore Manastırı vardı.

Ağaçlarla kaplı ıssız bu yeri, Sultan II.Beyazıd Bostancıbaşılık ve Beylerbeylik yapan İskender Paşa’ya vermiş, O da burada bir av çiftliği kurmuştu. Mevlana’nın torunlarından Sema-i Mehmet Dede, Paşa’dan mevlevi dergâhı yapmak için arazisinin bir bölümünü istemişti. İskender Paşa da bu dileği kabul etmiş ve Galata Mevlevihanesi’nin 1491’de yapımına başlanmıştır. Galata Mevlevihanesi kuruluşundan kısa bir süre sonra halveti zaviyesine dönüşmüş, XVII.Yüzyıl başlarında Kasımpaşa Mevlevihanesi’nin kurucusu Sırrı Abdi Dede’nin çabasıyla yeniden Mevlevihane’ye dönüşmüştür. Galata Mevlevihanesi Sultan III.Mustafa zamanında 1765-1766’da Tophane yangını sırasında yanmışsa da padişahın emriyle o yıl yeniden yapılmıştır.Mevlevihane’yi Sultan III.Selim, Sultan II.Mahmut ve Sultan Abdülmecid birkaç kez onartmıştır. Ancak bunlardan Sultan III.Selim’in yaptırdığı onarım, diğerlerinden biraz farklı olmuş ve Divan Edebiyatında iz bırakmıştır. O yıllarda Galata Mevlevihanesi’nin post makamında Şeyh Galip bulunuyordu. Divan Edebiyatına yenilik getiren şeyh Galip harap olmaya başlayan, suyu akmayan Mevlevihane’nin onarımını devrin sadrazamına yazdığı ve buna eklediği bir kaside ile istemiştir. Sadrazam da bu durumu padişaha arz ederken Şeyh Galip’in kasidesini de ona eklemiştir. Sultan III.Selim bu kasideyi çok beğenmiş Mevlevihane’nin onarımının yanı sıra uzak bir kaynaktan suyunu da getirtmiştir. Bundan sonra padişah, Mevlevihane’nin açılışına katılmış, bu olaydan birkaç gün sonra da Kaptan Paşa Akdeniz seferinden başarı ile dönünce Mevlevihane’nin uğurlu geldiği düşünülmüştür.

Galata Mevlevihanesi mimari olarak ilgi çeken bir yapıdır. Avlu girişinin yuvarlak kemeri üzerinde Sultan II.Mahmut’un tuğrası ile şair Lebib’in talik yazılı onarım yazıtı yer alır. Kapının iç yüzünde ise Sultan III.Selim’in yapmış olduğu bu onarımı dile getiren Şeyh Galip’in dizeleri bulunmaktadır. Mevlevihane’nin girişinde XIX.Yüzyıla tarihlenen Halet Efendi’nin Kütüphanesi, Sultan Abdülmecit’in onardığı 1649 tarihli Hasan Ağa çeşme ve sebili yer almaktadır. Avluda, üzerinde Mevlevi sikkesinden ilginç bir alemi olan Şeyh Galip’in türbesi vardır.Bu türbeyi Hüseyin Ayvansarayî’den öğrendiğimize göre, Bağdat seferi dönüşünde (1810) Halet Efendi yaptırmıştır.

Semahane, selamlık ve derviş hücrelerini bir araya getiren ahşap yapı avlunun sonundadır. Arazi konumundan ötürü, ön tarafı iki, arka tarafı da üç katlıdır. Semahanenin kapısı üzerine Sultan Abdülmecit’in tuğrası ile 1895 tarihli onarım yazıtı yerleştirilmiştir. Semahanenin içerisi sekiz ahşap sütunun ve bunların arasındaki korkulukların yardımıyla sekizgen plana dönüştürülmüştür. Girişin karşısında mihrap ile minber, ikinci katta kafeslerle ayrılmış mahfiller, şeyh dairesi, Konya Postnişini hücresi ile hünkâr mahfili yer almaktadır. Girişin üzerindeki balkon mıtrip heyetine ayrılmıştır.Sol taraftaki Bacılar Dairesinde de yabancı misafirler sema ayinini izlerlerdi.Mevlevihane’nin hamam, mutfak ve kilerleri avlunun ayrı bir köşesinde yapılmışlarsa da bunlar günümüze gelememiştir.

Dergahların kapatılmasından sonra bir süre Mevlevihane kendi yazgısıyla baş başa kalmış; haziresinin bir bölümüne Beyoğlu Evlendirme Dairesi yapılmış, semahane Vakıflar’ca lojman olarak kullanılmış, Halet Efendi Kütüphanesi de polis karakoluna dönüşmüştür. Mevlevihane’nin bu perişanlığını önleyebilmek için İstanbul’u Sevenler Cemiyeti 1947’de onarımını yaptırmış, ardından Milli Eğitim Bakanlığı’na, sonra da Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir. Kültür Bakanlığı Mevlevihane’nin yeniden onarımını yapmış ve burada Mevlevi kültürü ile divan edebiyatı eserlerini bir araya getiren “Divan Edebiyatı Müzesi”ni açmıştır (26.Aralık.1975).


 İSTANBUL’DAKİ DİĞER MEVLEVİHANE VE DERGAHLAR ANA SAYFA



İSTANBUL ANASAYFA'SINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ

İSTANBUL'UN TARİHİ AĞAÇLARI ANA SAYFA

İSTANBUL DENİZ FENERLERİ



·  HAMAMLAR
·  HOTELLER
·  KALELER 
·  KULELER
·  MÜZELER
·  SARAYLAR
·  SİNAGOGLAR 
·  El Sübuu

TARÇIN ÇOCUK ŞARKILARI





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder