Karaman'ın "Şeyhler Köyü"; ismiyle müsemmå, ulu erenlerin harman yeridir.
Hemen her köşesine bir evliyanın himmeti sinmiş olan bu köyün meşhur yatırları, Horasan asıllıdırlar.
Horasan; O ne mübarek ilim ve irfan ağacıdır ki, kökü Orta Asya'da, dal ve yapraklarıyla lezzetli meyvaları Anadolu'dadır...
Selçuklu Devletinin kendilerine armağan ettiği bu topraklar üzerinde her şeyden önce bir zâviye kurarak halkın hizmetine koşan Horasan Erleri, bu bâkir araziyi ekip-dikerek kimseye yük olmadan kendi ihtiyaçlarını karşıladıkları gibi, muhtaçlara, buraya yerleşerek yurt edinmek isteyenlere de destek olmuşlardır.
Prensipleri;
Hak için halka hizmettir.
Kendisi için istediklerini başkaları için de istemektir.
Hâlıkından dolayı, mahlukata sevgi, saygı ve hoşgörü ile kucak açmaktır.
Gelmeyene gitmek; Vermeyene vermek; taş atana, gül uzatmaktır.
Şeyhler Köyü'nde bu huzur ve huşû düzenini ilk defa kuran ulu månå eri Yalıncak Sultan'dır.
Oğlu Tâci Sultan ile el ele vererek tekkesi etrafına toplanan sevenlerine, birlik beraberlik ve kardeşlik duygularının burcu burcu tüttüğü bir gönül ocağı tesis ederek, herkese örnek olan bir fazilet dünyası sergilemişlerdir.
Burada huzur ve sükûn etrafa öyle yayılmıştır ki, bir süre sonra burası, siyasi, içtimai, iktisadi ve ruhi çalkantılarla sıkılıp daralanların; kadre, ihanete, zulme ve haksızlığa uğrayanların sığındığı bir sukûnet adası, bir huzur iskelesi olmuştur.
Yalıncak Sultan, oğlu Tâci Ahmed'i de gönlünce yeşertip yetiştirmiştir.
Öylesine ki, zamanı gelmiş, müşkilatı olup da çare için kendisine başvuranlara:
"Gayrı bana gelmeyesiz, Derviş Tâci benden yeğdir.
Muradınız için ona varın" tavsiyesinde bulunmuştur.
Bütün ömrünü kendisinden inâbe, himmet ve himâye niyazında bulunanların elinden tutarak geçiren Yalıncak Sultan da, her âşık gibi bir gün gelmiş Mâşuk-u Hakiki olan Rabb-ı Zülcelal'e kavuşmuştur.
Kabri köyün tarihî mezarlığındadır.
Bilen, bulan ve erenlerin rağbet eylediği ulu bir ziyâretgåhtır.
O'nun unutulmaz hatıraları, bu gün de anlatılır durur.
Onun vefatıyla ilgili bir menkıbesi şöyledir:
Hemen yakındaki Bozkandak Köyünün şimdi ağaçlarla kaplı olan tarihi mezarlığa bir sırtlan musallat olur.
Geceleri ölüleri çıkarıp parçalarmış.
Halk bu vahşi hayvandan bîzâr olur, takip eder fakat bir türlü yakalayamazlar.
Ömrünün son günlerini yaşadığını bilen ve Rabbisine kavuşmanın son hazırlıklarını yapmakta olan Şeyh Yalıncak Sultan, halkı bizâr eden bu hadiseye son vermek için, vefatından sonra o mezarlığa gömülmesini vasiyet eder.
Onun birkaç gün sonra Hakk'a yürüyüşü üzerine, vasiyeti mucibince getirip bu mezarlığa defnederler.
Ertesi sabah erkenden tarlasına gitmekte olan bir köylü, mezarlığın önünden geçerken yolun ortasında, demirden okla vurulmuş iri bir sırtlan ölüsünü dehşetle görür.
Bunu duyan köylüler büyük bir merak ve heyecanla oraya koşarlar.
Yalıncak Sultan'ın bir himmetine daha şâhid olmanın verdiği itmi'nanla, huzur içerisinde işlerinin başına dönerler.
O günden sonra da ölülerini rahatsız eden olmaz.
Yalıncak Sultan'ın Türbesi, Şeyhler Köyü ve Bozkandak Köyü arasında “Samrak” adı verilen bir mevkide yer almaktadır.
Bu mezarlık “Dede” denilen mevkidedir.
- Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 209, 210, 211.
Bahsettiğiniz yer Sivas da bulunmaktadır.
YanıtlaSil