Türbe, zamanla harap hâle gelip yıkılmak üzere iken 2000’li yılların başında Karatay Belediyesi tarafından yenilenmiştir.
İ.Hakkı Konyalı, türbenin Yirminci Yüzyıl başlarında, önce kubbeli olduğunu, türbenin içerisinde bir kaç yatırın bulunduğunu. Muharrem ayında Mevlevilerin buraya gelerek ziyaret ettiklerini, türbenin çevresinde türbedar odaları bulunduğunu zikreder ve şunları ilave eder:
“İki Konyalı Sadır’lar; birisi şehrin batısında, diğeri doğusunda, birer kutup gibi yer almışlardır.
Sadreddin-i Konevi’nin türbesi mamurdur.
Adaşınınki de restore edilmiştir.
Konya doktorları bu büyük Türk Hekimi için hususi bir gün kabul etmeli ve onun aziz hatırasını anmalıdırlar.”
Sadır Sultan Zaviyesi vakıflarla desteklenmiştir.
28 Şevval 1102/25 Temmuz 1691 tarihli bir berat, zâviyedâr tayini ile alakalıdır.
Sadır Sultan Kimdir?
Sadır Sultan, Konya'nın tarihî semtlerinden birine adını veren meşhur velidir.
Bu mütevazı türbede, "Sadr Konevi" diye bilinen, Selçuklu Devri'nin meşhur şahsiyetlerinden Zeki oğlu Ebû Bekir yatmaktadır.
Bazı tarihî kayıtlarda, "Sadır, Sadreddin-i Konevî, Sadreddin, Sadri" diye de anılan bu büyük zât, aynı zamanda güçlü bir edip, derin bir şairdir.
Güzel sanatlara açık bu yönünün yanı sıra onun bir bakıma en önemli yönlerinden biri de, devrinin seçkin tabipleri arasında bulunuşudur.
Hayatı hakkında malumat veren vesikalar bize kadar gelemediği için, doğum ve ölüm yılları için de kesin bir tarih mevcut değildir.
Selçuklu Konyası'nın ilim, fikir, kültür ve sanat çevrelerince yakinen bilinen Sadır Sultan'ın, meşhur mutasavvuf Sadreddin Konevî ile ünvan benzerlikleri vardır.
"Sadr" ünvanı Selçuklu Tarihinde iki anlamda kullanılmıştır.
Birincisi, "göğüs, kalp, merkez, ön, öncü, baş, başkan" anlamında olup, ilim, fikir, irfan erbabı ve månen büyük şahsiyetler için bir hürmet ve muhabbet ifadesi olarak verilmiştir.
İkincisi ise, bazı devlet adamlarına verilen ünvandır.
Devlet yönetiminde bir mevkii ifade eder.
Zeki oğlu Ebû Bekir'e bu ünvanın verilişi, tıp ilminde olduğu gibi, şiir, hitâbet sanatlarında elde ettiği üstünlüklerden dolayıdır.
Sahip olduğu tıbbi bilgi ve tecrübeleri ile halkın hastalarını tedavi eden Sadr Konevi, halkının sevinç ve ızdıraplarına ortak olmayı da bilen güçlü bir halk şâiridir.
"Münşiâd" kitabındaki şiirlerine göre, "Devrinin büyük ve içli bir vatan ve istiklâl şâiridir.
Moğol istilaları karşısında duyduğu büyük azabı, derin bir hüzünle dile getirmiş, terennüm eylemiştir.
"Sadr Konevi" adıyla gönüllerde taht kuran Ebû Bekir'e tarihte Mevleviler'in de son derece de hürmet göstermektedirler.
Her Muharrem ayında Mevleviler onun türbesine kadar gelerek büyük bir tazimle ziyarette bulunurlardı.
Türbenin yanındaki türbedâr odalarında kalan görevlilerin ilgisi altında uzun yıllar gayet mamur şekilde, vefakârlığın, kadirşinaslığın; büyüklere sevgi ve saygının; şükran duygularının mücessem timsâli olarak ayakta tutulan türbe, aradan geçen meşakkatli yüzyıllar sonunda kendi mukadderatına terkedilmiştir.
Neticede, maalesef yıkılarak yok olmuş ve yerine bugünkü mütevazı türbe inşa edilmiştir.
Sadr Sultan'ın muhteşem türbesi gibi, yakınındaki tekkesi de zamanla aynı akıbete uğrayarak yok olmuştur.
Eski vakıf kayıtlarında adından, emlak ve gelirlerinden bahsedilen tekke, Konya'nın kültür ve tefekkür tarihinde, halkın ihyâ ve irşâdında önemli görevler yerine getirmiştir.
Sadr Sultan'ın türbesinin bulunduğu semtten bu gün "Sedirler" şeklinde" çoğul" edatı ile bahsedilmektedir.
Buna bakarak, tarih açısından yapılacak yeni araştırmaların, bu semtte "Sadr" adıyle anılan başka kişilerin olup olmadığını ortaya koyacaktır.
Kaynaklar:
- Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 103, 104, 105.
- konyaninalimvehocalari.konyacami.com/sadir-sultan/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder