24 Haziran 2011 Cuma

Erbaa'da Toprak Yapısı

Hasan Uğurlu Barajından Bir Görünüm
Toprağın doğal yapısı, jeolojik olarak daha ziyade ikinci zamanın (Kretase) devri ile üçüncü zamanın başlangıcı olan Miyosen, Ologosen devirlerinde teşekkül etmiştir. Genelde üçüncü zaman yaşlı olarak kabul edilir. Arazi filiş, kalker ve konglomeralardan oluşmaktadır. Toprağın rengi kırmızı ile kahverengi arasında değişir. Toprak çeşidi itibariyle yarı nemli iklim bölgelerinin toprakları içerisinde yer alır. Ovanın kurak olan kısımlarında, özellikle güneydeki alçak dağ yamaçlarında topraklar açık kahverengi "Step"toprağına benzerken, daha nemli olan kuzeydeki alçak dağ yamaçlarında renkleri kırmızılaşır. Buıalarda yer yer nemli iklim şartları altında oluşan ve "Terra Roza" denilen kırmızı topraklara rastlanır.


Erbaa ve çevresi, iki farklı jeolojik havzanın karşılaşma, birleşme, kesişme alanlarında bulunmaktadır. Erbaa Ovası, çöküntü dolgu ovalara en güzel örnektir. Bölgede yer alan formasyonlar, üç ana grupta incelenmektedir

I- Alp öncesi temel araziler: Bunlar Paleozoik ve muhtemelen daha eski arazilere aittirler, genellikle Erbaa ovasının güneyinde yayılış gösterirler. Bu grupta, metavolkanitler, kristalize kireçtaşları, kalkşist, fıllat ve grovaklar bulunmakta, bu metamorfik seri, yer yer volkanik elemanlı konglomera, kumtaşı, aglomera, marn, ki reçtaşı, gibi maddelerle örtülmüştür. Bu yapılara, Sakarat Dağı üzerindeki Boğalı Tepelerinde rastlamak mümkündür. Genellikle Erbaa Ovası güneyinde yayılış gösteren eski araziler (Paleozoik ve daha eski) dar sahalı olarak ovanın kuzey kenarında Karayaka-Doğanyurt arazileri arasında 12-15 kilo metrede yayılış göstermektedir.


II-Alp Orojenezi geçirmiş araziler: Bunlar, filiş, kumlu şistler, kalker ve marn'lardan oluşmaktadır. Erbaa-Niksar Karayolu yarmalarında belirgin olarak görülebilen üst Kretasıe filisi, kahverengimsi yeşil renkli kumtaşı, tüf ve andezit yataklarından ibaret olup, aralarında, kuvars damarlarına rastlanmaktadır. Bölgede tersiyere ait Eosen filişleri ile Neojen formasyonları önemli yayılma gösterir. Eryaba ve Yaylalı köyleri ile Tepekışla Köyü kuzeyinde, Kelkit Çayının Erbaa ovasına girişinde bu formasyonlara şerit halinde rastlanmaktadır. Yine Tepekışla köyü kuzeyinde, çok az miktarda Jips bulunmaktadır.*


III- Alp Orojenezi sonrası oluşlar: Alp orojenezinden sonra oluşan ve daha sonra epirojenik hareketlerle deforme olan, Neojen formasyonları olarak tabilinen bu oluşumlar, özellikle deprasyon kenarlarında (Alüvyonların merkezinde ve altında, oluşmuştur. Alp orojenizenin sonundan itibaren ortaya çıkan dikey yönlü kıvrımlarla çökmüş deprasyonlarda, birikim gösteren Neojen oluşumların daha sonrakibir erozyonla Tozanlı ve Kelkit tarafından taşınan malzeme ile örtüldüğü tahmin edilmektedir. Bölgede yer alan alüvyonlar ise, Tozanlı ve Kelkit Çayı ile diğer yandereler tarafından aşındırılıp taşınan materyallerden oluşmuştur. Kil,kum,çakıl ve şilt karışımı olan alüvyonlar, çok verimli Erbaa ovasını oluşturmuşlardır. Kuzeybatı ve güneydoğu doğrultusunda uzanan bu ova 32 kilometre uzunlukta 9 ile 10 kilometregenişliktedir.

Heyelan olayları ile ilgili diğer faktör, ıverönü, Koçak Fay hattı boyunca yamaçlarda oluşan fay kaynaklarıdır. Güneyden ovaya inen akarsularda eğimin azaldığı bölgelerde, birikinti konileri oluşmuş, ova ortasında Pliyosen dolgu yüzeyleri derine yararak akışlarına devam etmişlerdir. Bu yüzden yine ovada, zaman, zaman bataklıklar meydana gelmiş, drenaj sorununu da beraberinde getirmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder