Beyşehir ve çevresinin tarihinin M.Ö 7000'li yıllara kadar
uzandığı tahmin edilmektedir.
Yapılan araştırmalar Beyşehir'in daha o dönemde önemli bir yerleşim alanı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
M.Ö 5700-M.Ö 5300 arasına tarihlenen Erbaba Höyüğü kalıntıları bunun en somut göstergesidir.
1968-1975 yılları arasındaki, Kıstıfan Köyü yakınlarındaki höyükte, Kanadalı bilim adamları Jacgues ve Louisse Alpes Bordaz çifti tarafından çmuhtelif kazılar yapılmıştır.
Erbaba Höyüğü ile ilgili olarak yapılan değerlendirme şöyledir:
"R.Solecki'nin yörede yüzey araştırması yaparken bulduğu höyük, Beyşehir'in 10 km kuzeybatısında deniz düzeyinden 1130 m yüksekliğindeki doğal bir tepenin üstünde bulunmaktadır.
Höyük, günümüzden yaklaşık 7500 yıl öncesine tarihlenmektedir.
Höyük, Jacques ve Luiesse Alpes Bordaz başkanlığındaki bir ekip tarafından kazılmaktadır.
Yaklaşık 80 m. çapındaki Erbaba'da dört kat saptanmıştır.
En alttaki 4. kattan pek fazla bir şey çıkmamış en çok buluntu 3. katta ele geçmiştir."
1., 2., ve 3. katlardaki yapıların temellerinde büyük taş bloklar kullanılmıştır.
Duvarlar ise, çamur harçla örülmüş kireçtaşı bloklarla yapılmıştır.
Duvar kalınlığı 60 cm'den fazladır. 3. kattaki bazı duvarlar kırmızı renkli sıvayla kaplanmıştır.
Birbiriyle yakın diziler halindeki dikdirtgen planlı evler kuzeydoğuya bakmakta, içeriye damdan girilmektedir.
Evlerin batısında bölme duvarları vardır.
Taban döşemeleri sıkıştırılmış topraktan yapılmıştır.
Erbaba'da taş alet yapımı oldukça gelişmiştir.
Bunların arasında çakmak taşı yada doğal camdan yapılmış yongalar, kazıyıcılar, orakdilgiler, çentikli ve dişli dilgiler sarp kenarlı dilgiler, uç ve yuvarlak kazıyıcılar, delici ve kalemler çoğunluktadır.
Ok ucu az bulunmuştur.
Öğütme taşları oldukça çoktur.
Vurgu taşarlı, tokmaklar, perdah aletleri, ufak küreler, cilalı taştan küçük yassı baltalar ve renkli taş boncuklar öbür taş buluntularıdır.
Ayrıca kemik ve boynuzdan bizler, gözlü iğneler, çuvaldızlar, mablaklar, kaşıklar, saplar ve pişmiş topraktan heykelcikler ele geçmiştir.
Erbaba çanak çömleği 'deniz kabuklu' ve 'ince taşcıklı ' olmak üzere iki gruba ayrılır.
Üst katlardan çıkan 'deniz kabuklu' çanak çömlek kırmızı, kahve yada sarımsı kurşuni renkte kaba hamurdan yapılmış olup, iyi açkılanmıştır ve tek renklidir.
Bunların çoğu dar ağızlı çömlekler yada kenarları dik, dipleri düz, kulpları yarım ay biçiminde kaplardır. İnce taşçıklı çanak çömlek daha çok alt katlarda ele geçmiştir.
Hamurlar kaba , donuk siyah yada kahverenkli bu kapların yüzeyleri açkılıdır.
Biçimleri üst katlarda görülenlerle aynıdır.
Yalnız kulpları düşey ve deliktir.
Çok sayıda hayvan kemiğinden Erbaba'da koyun, keçi ve sığırın evcilleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Erbaba evcil keçi ve koyun kemiklerinin kesinlikle birbirinden ayrılabildiği bir buluntu yeri olarak çok büyük önem taşır.
Erbaba 'emmer ve einkorn buğdaylarıyla sert arpa , mercimek ve bezelye tarımı yapıldığı saptanmıştır. Hiç mezar bulunmamış ama 3. katta dağınık olarak insan kemiklerine rastlanmıştır.
Günümüzde söz konusu höyüğün hemen yanında Beyteks-Tekstil fabrikası faaliyet göstermektedir. Geçmiş nesillerin geçiş noktası olan bu çevrede araştırılmaya muhtaç daha başka höyük ve örenler de vardır.
Bunların başlıcaları:
Akburun, Yılan, Örentepe, Kuşluca, Eflatunpınar, Liz, Burun, Kaşaklı ve Gündoğdu höyükleri'dir. Bunların dışında henüz önemi kavranmamış veya gün yüzüne çıkmamış daha birçok höyüğün bulunma ihtimali vardır.
Yapılan araştırmalar Beyşehir'in daha o dönemde önemli bir yerleşim alanı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.
M.Ö 5700-M.Ö 5300 arasına tarihlenen Erbaba Höyüğü kalıntıları bunun en somut göstergesidir.
1968-1975 yılları arasındaki, Kıstıfan Köyü yakınlarındaki höyükte, Kanadalı bilim adamları Jacgues ve Louisse Alpes Bordaz çifti tarafından çmuhtelif kazılar yapılmıştır.
Erbaba Höyüğü ile ilgili olarak yapılan değerlendirme şöyledir:
"R.Solecki'nin yörede yüzey araştırması yaparken bulduğu höyük, Beyşehir'in 10 km kuzeybatısında deniz düzeyinden 1130 m yüksekliğindeki doğal bir tepenin üstünde bulunmaktadır.
Höyük, günümüzden yaklaşık 7500 yıl öncesine tarihlenmektedir.
Höyük, Jacques ve Luiesse Alpes Bordaz başkanlığındaki bir ekip tarafından kazılmaktadır.
Yaklaşık 80 m. çapındaki Erbaba'da dört kat saptanmıştır.
En alttaki 4. kattan pek fazla bir şey çıkmamış en çok buluntu 3. katta ele geçmiştir."
1., 2., ve 3. katlardaki yapıların temellerinde büyük taş bloklar kullanılmıştır.
Duvarlar ise, çamur harçla örülmüş kireçtaşı bloklarla yapılmıştır.
Duvar kalınlığı 60 cm'den fazladır. 3. kattaki bazı duvarlar kırmızı renkli sıvayla kaplanmıştır.
Birbiriyle yakın diziler halindeki dikdirtgen planlı evler kuzeydoğuya bakmakta, içeriye damdan girilmektedir.
Evlerin batısında bölme duvarları vardır.
Taban döşemeleri sıkıştırılmış topraktan yapılmıştır.
Erbaba'da taş alet yapımı oldukça gelişmiştir.
Bunların arasında çakmak taşı yada doğal camdan yapılmış yongalar, kazıyıcılar, orakdilgiler, çentikli ve dişli dilgiler sarp kenarlı dilgiler, uç ve yuvarlak kazıyıcılar, delici ve kalemler çoğunluktadır.
Ok ucu az bulunmuştur.
Öğütme taşları oldukça çoktur.
Vurgu taşarlı, tokmaklar, perdah aletleri, ufak küreler, cilalı taştan küçük yassı baltalar ve renkli taş boncuklar öbür taş buluntularıdır.
Ayrıca kemik ve boynuzdan bizler, gözlü iğneler, çuvaldızlar, mablaklar, kaşıklar, saplar ve pişmiş topraktan heykelcikler ele geçmiştir.
Erbaba çanak çömleği 'deniz kabuklu' ve 'ince taşcıklı ' olmak üzere iki gruba ayrılır.
Üst katlardan çıkan 'deniz kabuklu' çanak çömlek kırmızı, kahve yada sarımsı kurşuni renkte kaba hamurdan yapılmış olup, iyi açkılanmıştır ve tek renklidir.
Bunların çoğu dar ağızlı çömlekler yada kenarları dik, dipleri düz, kulpları yarım ay biçiminde kaplardır. İnce taşçıklı çanak çömlek daha çok alt katlarda ele geçmiştir.
Hamurlar kaba , donuk siyah yada kahverenkli bu kapların yüzeyleri açkılıdır.
Biçimleri üst katlarda görülenlerle aynıdır.
Yalnız kulpları düşey ve deliktir.
Çok sayıda hayvan kemiğinden Erbaba'da koyun, keçi ve sığırın evcilleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Erbaba evcil keçi ve koyun kemiklerinin kesinlikle birbirinden ayrılabildiği bir buluntu yeri olarak çok büyük önem taşır.
Erbaba 'emmer ve einkorn buğdaylarıyla sert arpa , mercimek ve bezelye tarımı yapıldığı saptanmıştır. Hiç mezar bulunmamış ama 3. katta dağınık olarak insan kemiklerine rastlanmıştır.
Günümüzde söz konusu höyüğün hemen yanında Beyteks-Tekstil fabrikası faaliyet göstermektedir. Geçmiş nesillerin geçiş noktası olan bu çevrede araştırılmaya muhtaç daha başka höyük ve örenler de vardır.
Bunların başlıcaları:
Akburun, Yılan, Örentepe, Kuşluca, Eflatunpınar, Liz, Burun, Kaşaklı ve Gündoğdu höyükleri'dir. Bunların dışında henüz önemi kavranmamış veya gün yüzüne çıkmamış daha birçok höyüğün bulunma ihtimali vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder