Kubadabad Sarayı'nın Kazılarda Ortaya Çıkarılan Temeli
Türkmenlerin
Batı Anadolu'ya akınlar yapması, Yuhannes'in 1120 yılında sefer
yapmasına sebep olur. Bu sefer sonunda Uluborlu ve Beyşehir gölü civarı yeniden Bizanslıların hakimiyetine geçer.
Bu noktada, Türkler ile yerli gayrimüslim halkın güçlü bir iletişim köprüsü kurdukları görülür.
1.Mesud, idari alanda gösterdiği adaletle gayrimüslimleri dahi kendisine bağlamıştır.
Bundan rahatsız olan imparator Yuhannes Kommenos, 1142'de Uluborlu'yu Türkler'den kurtarmaya çalışırken, Beyşehir gölü adalarında oturan hristiyan halkı, yurtlarından gemilerle taşıyarak zorla çıkarmıştır.
Zira onlar, Türkler'le dostluk ediyor ve onlar gibi yaşamaya alışıyordu.
Peçenekler'in balkanlarda yaptıkları akınlar, imparatoru İstanbul'a dönmeye mecbur etmiştir.
Bu gelişmeden de anlaşıldığı üzere, Anadolu'da 1071 sonrasında başlayan fetih hareketleri, 12. yüzyılın ikinci çeyreğine gelindiğinde, Beyşehir civarında da yoğunlaşır.
Bu dönemde Beyşehir ve bölgesi Türk hakimiyetine girer.
Sultan Alaeddin Keykubat döneminde, kültür ve imar faaliyetleri iyice canlanır.
Buna paralel olarak Beyşehir'de de Kubadabad Sarayı yapılır.
Sultan, Konya'dan Antalya ve Alaiye arasında kış başlangıcı ve bahar dönüşü seyahatlerinde göl kenarında ve bir tepenin eteğinde inşa ettiği Kubad-adab şehri, meyve ağaçları ve yeşillikleri, suları, havası ve gölün manzarası ile çok şirin bir yerdi.
Bu güzel yer, sultanında dikkatini çekti.
Ve mimarlarına burada bir mamure yapmasını emretti.
Ve az bir müddet içinde sultanın arzusuna göre bir saray yapıldı.
Sultan her sene Akdeniz sahillerine gider ve oradan dönerken bir müddet burada yaşar, eğlenir ve dinlenirdi.
Sultan bu şehri yaptırdıktan sonra, bu toprakların saadeti ve umranı artmış, yeni vilayet kurulmuştur. Adalar, yarım adalar muhteşem kasırlarla süslenmiştir.
Bundan sonra Kubadabat, Türkiye Selçukluları'nın ikinci derecede başkenti işlevini üstlenmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder