23 Nisan 2023 Pazar

Bizim Yunusumuz mu?

Yunus Emre, Şeyhinin görevlendirildiği yerde yıllarca kalır. 
Halkı diriltmiş, ihya ve irşad eylemiş, görevini tamamlamıştır. 
Durumu arzetmek ve artık iyice gönlünü saran hasret âteşini söndürmek için Taptuk Emre'nin Dergâhı'na döner. 

Döner dönmesine ama, ya Şeyh'i kendisini unuttu da, eski himmet ve himâyesini esirgeyecek olursa, hali nice olacaktır. 
Böylesine düşüncelerle, günler geceler boyunca yol alıp, Dergâh'a gelir.
Derdini, Şeyh'in hanımına açar. 

Ana-bacı ona: 
-Yunus, artık Şeyh'in gözleri görmüyor. 
Seni nasıl görür ve ne der bilemem ama, sen şu eşiğe yat. 
Namaza giderken baston veya ayağı sana dokununca, "kim bu" diye sorduğunda, ben ona; "Yunus" derim.
Şeyhimiz; "hangi Yunus?" diye sorarsa, vay haline!
Yok şâyet; "Bizim Yunusumuz mu?" derse, oh ne â'lâ!
Demek ki seni unutmamış ve himmetinden uzak bırakmamıştır.
Ne mutlu o zaman sana, der.

Gerçekten de, biraz sonra Taptuk Emre, namaz için camiye çıkarken bastonu ile ona dokununca, bunun kim olduğunu sorar. 
Ana-bacı: 
-Yunus, diye cevap verir. 
O Bizim Yunusumuz mu? deyince, Yunus hemen ayağa kalkarak, Şeyh'inin elini öper ve görevini yerine getirdiğini ifade ederek, yeni emrini muntazır olduğunu belirtir. 
Bunun üzerine Şeyh'i ona tekrar Dergâh'ında yer gösterip, biraz istirahat etmesini söyler. 
Yunus, Şeyh tarafından unutulmadığına ve hüsn-ü kabule mazhar olmasına çok memnun ve mesrûr olur.

  • Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 148, 149.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder