Hacı Veyiszâde Hocamızın Konya İmam Hatib Okulundan öğrencisi yayıncı Ahmet Altıntepe anlatıyor:
İmam Hatib Okulu ikinci veya üçüncü sınıftayız.
O zamanlar üç sömestir olurdu.
Üç kere karne alır, her karneden sonra bir hafta tatil yapardık.
Yine işte böyle bir tatilden sonra köyden geldik, Arabca dersindeyiz.
Kitap önümde, açık, Hoca ders anlatıyor.
Çocukluk işte, dalmış gitmişiz köye.
Köyde arkadaşlarla oynadığımız bir oyunlara dalmışız.
Enek oynuyoruz.
Hayalim de.
Bir de baktım, Hoca kürsüden:
-Ahmet, biz cennet bahçesinde ders yapıyoruz, sen gittin köyde çocuklarla taş oynuyorsun!..
Bırak şimdi köyde enek oynamayı babam, buraya gel!
Sırası gelince gene oynarsın babam!
Oynama demiyorum sana, ama şimdi sırası değil babam!..
Şimdi sıra derste...
Ondan sonra Hoca'yı nerde görsem titrerdim.
Heyecana kapılırdım.
Çünkü içimizi okuyup duruyordu mübarek.
* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.289.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder