Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Merkezi Fıkıh Müderrisi Mehmet Savaş Hoca, hocası Hacı Veyiszâde'yi anlatıyor.
Bir arkadaşın naklidir.
Kendi başından geçen bir hadise olarak ondan dinledim.
Hoca Efendinin talebelerinden biri:
Câmiye gidiyordum, Aziziye'ye.
Bir dükkânın önünde oturmuşlar, Hoca Efendi'nin aleyhinde atıyorlar, birileri.
Artık mesele her ne ise.
Olmaz mı, olur.
Her büyüğü sevenler de olur, aleyhinde çekiştirenleri de bulunur.
Çatacaktım onlara: "Çekiştirecek, aleyhinde atacak hiç kimseyi bulamadınız da... Hoca Efendi'yi çekiştiriyorsunuz ha?.. Yazıklar olsun!
Boyunuzdan posunuzdan utanın!" filân diyecektim ama...
Tuttum kendimi güç belâ...
Ben daha onlara göre bacak kadar adamım.
Talebeyim, çocuğum.
Çekiştirdikleri konu da; Hoca Efendi'nin önüne gelen herkese selâm vermesi...
Herkesle, her çevreyle görüşmesi gibi şeyler...
Her neyse câmiye vardım, girdim.
Câmi tıklım tıklım dolu,
Hoca Efendi vaaz ediyor.
Ben içeri girince Hoca Efendi vaazı kesti ve bana hitâben:
Herkes istediğini söyler, sana ne?
Elin ağzının uçkuru musun sen?
Sen kendi işine bak! dedi ve tekrar vaazına devam etti, diye anlattı bizim arkadaş.
* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.234, 235.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder