Hz.Mevlânâ ile tanışıp kaynaştıktan sonra, zaten o gibi yollara hazırladığı bütün varlığını, fakir, fukara için dağıtmıştır.
Hazret-i Ebû Bekir misali her şeyini Allah'ın rızası için sarfeden Çelebi Hüsameddin'in o günlerdeki şu hatırası, onun ihlâsını bize anlatacak durumdadır:Her şeyini muhtaçlara dağıttığı günlerden birinde, lalaları huzuruna gelerek:
-Hiç bir geçim vasıtası ve mülk kalmadı, diye biraz da târizkár şekilde ifadede bulununca o, evin eşyalarını da satmalarını söyledi.
Birkaç gün sonra:
-Artık bizden başka bir şey kalmadı, dediler.
Bunun üzerine O:
-Alemler'in Rabbi olan Allah'a hamdolsun.
Allah'ın elçisine zâhiren uymak müessir oldu.
Sizi de Allah hakkı ve Allah'ın rızasını aramak için, Mevlânâ'nın aşkı ile âzâd ettim.
Hepiniz kendi işinize gidiniz.
Bütün varını yoğunu bu şekilde dağıtan ve böylece İlahi imtihanı kazanan Ahî-Türk oğlu Çelebi Hüsâmeddin'e, Hz.Mevlânâ'nın himmet ve himâyesi ile, bir müddet sonra eskisinden daha çok maddi ve mânevî imkânlar verildi.
O, bunlarla da, hak dostlarını görüp, gözetmeye, muhtaçları doyurmaya devam etti.
Evkafın gelirlerinden olan mahsullerin bir tanesine dahi dokunmadan hepsini, muhtaç olanlara göndermiştir.
- Menâkıbü'l Ârifîn, Ahmed Eflaki Dede; II/165
- Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 66, 67.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder