Lâdikli Ahmed Ağa'yı sevip sayanlardan bir grup, Ankara'dan kalkıp Konya'ya, Ladik'e, ziyaretine gelirler.
İçlerinden biri, bu sohbeti başkalarına da dinletip, istifade etmelerini sağlamak amacıyla yanına bir de teyp almıştır.
Sohbet başlarken teyp sahibi isteğini bildirirse de Ahmet Ağa pek taraftar olmaz.
Kendi arkadaşları da ısrar etmemesini söylerler.
Neticede de kayıttan vazgeçilir.
Birkaç saat süren, gür bir pınardan coşup çağlayan sular gibi sürüp giden, yer yer şiirlerle beslenen sohbetin tadına doyum olmaz.
Gecenin ilerlemiş saatinde misafirler müsaade alıp ayrılırlar.
Otomobilleri Lâdikten uzaklaşırken de, kendi aralarında Ahmed Ağa'nın yaptığı sohbetin nefaseti, letâfeti Üzerinde konuşurlar.
Başkalarının da bu ahlâk, fazilet, ilim ve irfan sohbetinden faydalanmasının ne kadar iyi ve faydalı olacağını ifade ederler.
Bunun üzerine teyp sahibi der ki:
-Ben bir hırsızlık yaptım.
Râzı olmadı ama ben dayanamayıp yine gizlice teybin tuşuna bastım ve hepsini kaydetti.
İşte bakınız.
Bunu öğrenen arkadaşları bu hareketiyle hiç de iyi bir şey yapmadığını, böyle yüce bir zâtın arzusu dışında hareket etmekle son derecede hatalı hareket ettiğini, bunun nezaket kurallarına sığmadığını da belirterek, kendisini tenkit ederler.
Ama olan olmuştur.
Sahibi biraz da mahcubiyet içerisinde, teybin dinleme tuşuna basar.
Ama ne olsa beğenirsiniz, ses yoktur.
Bant dönmekte fakat ses gelmemektedir.
Biraz ileriye, sonra biraz geriye alır, yine yok.
Daha ilerisini kontrol eder, yok, yok.
Bantın arkasını çevirir, orayı da kontrol eder.
Orada da hiçbir ses yoktur.
Teyp. sohbeti kayıt etmemiştir.
Herkes derin bir hayret ve büyük bir şaşkınlık içerisindedir.
Herhangi bir ârıza olup olmadığını kontrol için kendi sesini kaydeder.
Teyp normaldir.
O zaman anlarlar ki, Allah'ın veli kulları için engel ve zorluk diye bir şey yoktur.
Onun rızasının hilafına hareket mümkin değildir.
"Velilerdeki kudret Allah'dandır; Onlar, isterlerse yaydan fırlamış olan oku, yolundan geri çevirirler."
Keskin farlarıyle gecenin karanlığını yararak hızla ilerleyen otomobilde, elinde son model teybiyle kalakalan ve hâlâ şaşkınlıktan kurtulamayan kişi o zaman, Evliyâullah'ın rızasının dışına çıkılmasının hiçbir fayda sağlamayacağını daha iyi anlar.
Gecenin zulmeti karanlığını yararak süratle yol alan otomobille yapılan bu ziyaret yolculuğundaki fevkalâde hadise, onun nefsindeki kalın gaflet karanlıklarının da yarılıp, dağılmasına vesile olmuştur.
Lâdikli Ahmed Ağa, "Ümmi" dir.
Ama bu ümmîlik kepeneğinin altında öyle bir ilim ve irfan eri ve aslanı yatmaktadır ki, nice âlimler onun elini öpmekten şeref duymuşlardır.
- Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 285, 286.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder